İÇİNDEKİLER
- Türk Milletini Ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini Aşağılama Suçu Ve Cezası
- TÜRK MİLLETİNİ VE DEVLETİNİ AŞAĞILAMA SUÇU NEDİR?
- TÜRK MİLLETİNİ AŞAĞILAMA VE DEVLETİ AŞAĞILAMA SUÇUNUN UNSURLARI
- SUÇLA KORUNAN HUKUKİ DEĞER
- SUÇUN HAREKET UNSURLARI
- SUÇUN MANEVİ UNSURLARI
- İNSAN HAKLARI AVRUPA MAHKEMESİ VE ANAYASANIN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TANIMLARI VE TCK-301
- KAMU GÖREVLİSİNE HAKARET VE TCK-301/2 FARKI
- SUÇUN MUHAKEMESİ, ZAMANAŞIMI VE ŞİKÂYET SÜRESİ
- TÜRK MİLLETİNİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ, DEVLETİN KURUM VE ORGANLARINI AŞAĞILAMA SUÇUNUN CEZASI
- ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
- HARBİYE HUKUK BÜROSU OLARAK CEZA HUKUKUNA YÖNELİK HİZMETLERİMİZ
- SIKÇA SORULAN SORULAR
Türk Milletini Ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini Aşağılama Suçu Ve Cezası
Türk milletini aşağılama suçu ve Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’muzda açıkça düzenlemesi bulunan ve tek bir madde içerisinde bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun “Özel hükümler” başlıklı ikinci kitabının, “Millete ve Devlete karşı suçlar ve son hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar” başlıklı üçüncü bölümünde düzenlenmektedir.
Türk milletini aşağılama suçunun düzenlenmekte olduğu Türk Ceza Kanunu madde 301’in gerekçesinden de anlaşılacağı üzere hüküm; Türklüğü, Cumhuriyeti, Türkiye Büyük Millet Meclisini ve devletin yargı organlarını aşağılamaya yönelik fiilleri suç olarak tanımlamıştır.
TÜRK MİLLETİNİ VE DEVLETİNİ AŞAĞILAMA SUÇU NEDİR?
Türk Ceza Kanunu’nun 301. Maddesi Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçunu düzenlenmektedir. Kanun maddesinde Türk milletini aşağılama suçunun yanı sıra, Türkiye Cumhuriyeti Devletini aşağılama suçu ve bununla birlikte devletin kurum ve organlarını aşağılama suçu hüküm altına alınmıştır.
Türk milleti kavramından kastedilen ırk, din veya dil gibi unsurlarla sınırlandırılmayıp, birlikte yaşama isteği içinde olan insanların ortak hatırasını açıklamaktadır. Keza 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sında da Türklük tanımlanırken, Türkiye’de din veya ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese Türk denir şeklinde açıklanmıştır. Türk Ceza Kanunu madde 301 bakımından da Türk milletini aşağılama suçunun düzenlenmesindeki asıl amaç, devletin vatandaşlarının saygınlığını korumaya yöneliktir.
Türk milletini aşağılama suçunun yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçu da madde hükmüyle yaptırım altına alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kavramı kanun metninde 30/04/2008 tarihli kanun değişikliği ile eklenmiştir. Önceden kanun metninde ‘Cumhuriyet’ kavramına yer verilmekteydi. Bu değişiklikle vurgulanmak istenen, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin cumhuriyet teriminde barındırdığı değerleri halihazırda zaten barındırdığını, bu kavramla devlete yapılacak bir aşağılama fiilinin toplumun belirli hassasiyetlerini de etkileyeceğidir.
TÜRK MİLLETİNİ AŞAĞILAMA VE DEVLETİ AŞAĞILAMA SUÇUNUN UNSURLARI
Türk milletini aşağılama suçu ve Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçunun düzenlenmekte olduğu Türk Ceza Kanunu madde 301 hükmündeki suçun oluşabilmesi için tipikliğin gerektirdiği unsurların eksiksiz olarak bir arada bulunması gerekmektedir. Suçun tipikliğiyle anlatılmak istenen şey suçun maddi ve manevi unsurlarıdır.
Türk milletini aşağılama suçu bakımından maddi unsurlar; fiil, fail, mağdur ve nitelikli hallerdir. Maddi unsurları tek tek açıklamak gerekirse:
- FİİL: Türk milletini aşağılama suçunun gerçekleşebilmesi için suçun düzenlenmesiyle korunan hukuki değerlerin açıkça aşağılanması gerekmektedir. Dolayısıyla Türk milletini aşağılama suçunun fiil unsurunun “aşağılama” olduğu söylenmektedir. Aşağılamanın ne olduğu sorusunun cevabı ise onur kırma, küçük gösterme gibi durumlar olduğu kabul edilmektedir. Bu noktada aşağılama hareketinin yalnızca sözlü olarak değil, yazılı olarak ya da fiziksel bir hareket doğrultusunda da gerçekleşebileceği kabul edilmektedir.
- FAİL: Türk Ceza Kanunu madde 301 hükmüyle düzenleme altına alınmış Türk milletini aşağılama suçu bakımından failin kim olabileceği konusunda maddede belirli bir kitlenin fail olabileceği şeklinde düzenleme yapılmamıştır. Bu bağlamda bu suçun failinin herkes olabileceği anlaşılmaktadır.
- MAĞDUR: Türk milletini aşağılama suçuna ilişkin madde hükmünde sayılmakta olan kurumların suçun mağduru olarak kabul edilmesi olağan gibi dursa da aslında hepsi temelde toplumun varlığına ve onuruna hizmet etmekte olduğundan, suçun asıl mağdurunun toplum olduğu düşünülmelidir. Nitekim Türk milletini aşağılama suçuyla belirli bir kişi ya da topluluktan ziyade genelleme yapılarak Türk toplumunun hassasiyetlerinin korunmaya çalışıldığı söylenebilir. Fakat devletin ve onun yansıması olan kurumların bir kamu tüzel kişiliği olarak yaşadığı itibar kaybı nedeniyle suçtan zarar gören olarak kabul edilmeleri de mümkün gözükmektedir.[1]
- NİTELİKLİ HALLER: Türk milletini aşağılama suçu ve Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçunun düzenlendiği Türk Ceza Kanunu madde 301 hükmünün nitelikli hallerinin ne olduğunu konusuna da suçun maddi unsurları kapsamında bakmak gerekir. 30/04/2008 tarihli kanun değişikliğinden önce maddede suçun yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi durumunda cezanın artırılmasına ilişkin hüküm bulunmaktaydı. Fakat değişiklikle birlikte nitelikli hal kaldırıldığından günümüz düzenlemesinde suçun nitelikli hali bulunmamaktadır.
SUÇLA KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Türk Ceza Kanunu’muzun 301. Maddesinde düzenlenmekte olan ve halk arasında Türk milletini aşağılama suçu veya Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçu olarak bilinen düzenleme bakımından korunmaya çalışılan hukuki değerin ne olduğu merak edilmektedir. Bu hükümle birlikte Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti devleti, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Devletin yargı organları şeklinde toplumun yanında belirli kurumların da itibarı ve prestiji koruma amacı güden bir suç öngörülmüştür.
Türk milletini aşağılama suçu kapsamında belirtilen “Türk milleti” kavramı, suçun korunan hukuki değerlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kavramla kastedilmek istenen ırk, dil veya din gibi durumlar değil, birlikte bir toplum olarak yaşamaya istek duyan insan birliğidir. Türk Ceza Kanunu madde 301, ortak duygular ve hassasiyetler barındıran insan birliğini, topluluğunu koruma amacı güden bir madde olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumun saygınlığını korumanın yanında toplumun yansıması olan devletin de saygınlığı aynı bağlamda korunmaya çalışıldığı söylenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kavramı ise kapsayıcı bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim kanun değiştirilmeden önce bu kavramın yerine cumhuriyet kavramı bulunmaktayken, cumhuriyet kavramı Türkiye Cumhuriyeti Devleti şeklinde ikame edilmiştir. Bu kavramın kullanılmasıyla belirtilmek istenen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, cumhuriyet kavramının gereklerini zaten bünyesinde barındırdığını göstermektir. Bu kavram kapsayıcı bir kavram olduğundan, bireysel bir korumadan ziyade demokratik bir hukuk devletine karşı yapılacak her türlü saldırıya karşı koruma amacı gütmektedir.
Madde diğer kurumlar bakımından Türkiye Büyük Millet Meclisi, devletin yargı organları, askeri teşkilatı ve emniyet teşkilatına yer vermiştir. Türk milletini aşağılama suçu ve Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçu gibi hükümde sayılan yasama ve yargı organları ve toplum düzeni ve asayişini korumakla görevli emniyet teşkilatıyla askeri teşkilatına karşı yapılacak aşağılama içerikli hareketler de madde kapsamında korunan hukuki değerlerden olup yaptırıma tabi tutulmuştur.
SUÇUN HAREKET UNSURLARI
Türk milletini aşağılama suçunun hareket unsuru, madde hükmünde de açıkla belirtildiği gibi “aşağılama” içerikli hareketlerdir. Açıkça Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini, yargı oranlarını ve emniyet teşkilatı ile askeri teşkilatını aşağılamaya yönelik sözlü ve fiziksel her türlü hareket bu suçun oluşması için yeterlidir.
Madde hükmünde açıkça “alenen aşağılama” ibaresi yer aldığından, aşağılama fiilinin aleni şekilde yapılması gerekmektedir. Türk milletini aşağılama suçu sözlü ifadelerle işlenebileceği gibi, fiziksel hareketlerle ve hatta yazılı ifadelerle de işlenebilmektedir. Nitekim yazılı ifade içerisine kitap yazıları, sanat eserleri gibi gazete yazıları da girmektedir. Suçun hareket unsuru bu bağlamda bir sınırlamaya tabi tutulmamaktadır.
Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçunun sınırını düşünce ve ifade özgürlüğü oluşturmaktadır. Türk Ceza Kanunu madde 301 fıkra 3 bu sınırı açıkça çizmektedir. Bu kapsamda aşağılamak amacı içermeyen eleştiri kapsamındaki düşünce açıklamaları, bu suçu oluşturmayacaktır.
SUÇUN MANEVİ UNSURLARI
Suçun manevi unsuru kavramı, suç fiilini icra eden failin iradesine ilişkindir. Türk milletini aşağılama suçu ve Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçunun manevi unsurunun kast olduğu kabul edilmektedir. Bu bağlamda suç fiili olan alenen aşağılama hareketini icra edecek failin, bu fiili bilerek ve isteyerek icra etmesi gerekmektedir. Kasten işlenebilen suçlar bakımından suçun oluşabilmesi için bilerek ve isteyerek işlenmesi şarttır.
Türk Ceza Kanunu madde 301’de düzenlenen Türk milletini aşağılama suçunun oluşabilmesi için failin ifade ettiği sözlerin ya da davranışların aşağılama içerdiğini biliyor ve maddece korunmakta olan hukuki değerleri aşağılamak istiyor olması suçun oluşması için yeterli olacaktır.
İNSAN HAKLARI AVRUPA MAHKEMESİ VE ANAYASANIN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TANIMLARI VE TCK-301
İfade özgürlüğü hakkı; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda madde 25 ve 26 kapsamında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ise madde 10 kapsamında koruma alına alınmış bir özgürlük olarak karşımıza çıkmaktadır.
Düşünce, sınırlaması mümkün olmayan soyut bir alandır. Bunu sınırlamanın mümkün olabilmesi için insanların bu düşüncelerini ifade etmeleri gerekmektedir. İşte düşüncelerin ifade edildiği noktada hukuk devreye girer ve ifade özgürlüğünün sınırının aşılması halinde bu düşünceleri ifade etme fiili sınırlandırılır.
İfade özgürlüğü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda “Düşünce ve kanaat hürriyeti” ve “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlıkları altında düzenlenmiş ve temel haktır. Bu bağlamda herkesin düşünce ve kanaat hürriyetini haiz olduğu belirtilmekle birlikte bu düşünce ve kanaatlerini açıklama zorlanamayacağı belirtilmiş, düşünce ve kanaatleri sebebiyle suçlanamayacağı da söylenerek anayasal koruma sağlanmıştır. Aynı şekilde düşünce ve kanaatlerini açıklamanın bir hak olduğu da belirtilmiş ve bu hakkın hangi koşullarda sınırlanabileceği de madde 26 fıkra 2 ile sayılmıştır. Bu sınırları aşmadığı müddetçe düşünceleri ifade etmeye yönelik söz ve davranışlar, ifade özgürlüğü kapsamında anayasal bir korumaya sahiptir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 10 da “İfade özgürlüğü” başlığını taşımaktadır. Buna göre de herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir denilmekle birlikte ifadeleri açıklamak bir hak olarak düzenlenmektedir. Anayasamızla paralel düzenlemeler içeren madde 10 hükmü kapsamında da koruma altına alınan ifade özgürlüğü, sınırlaması mümkün bir hak olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim madde 10 fıkra 2 uyarınca sınırlamalar sayılmaktadır. Bu sınırlamalara örnek olarak ulusal güvenlik, kamu düzeni ve güvenliği, ahlak ve ülkenin toprak bütünlüğü, gizli bilgilerin korunması gibi çeşitli sınırlamalar sayılmıştır.
Türk Ceza Kanunu madde 301 uyarınca düzenlenen Türk milletini aşağılama suçu ve Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçu da ifade özgürlüğüyle kesişen bir suçtur. Bu suçun oluşabilmesi için alenen madde hükmünde sayılan kurumlara ve topluma yönelik bir aşağılama hareketi aranmaktadır. Türk Milletini aşağılama suçu ve Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçunu oluşturacak bir aşağılama ifadesinin varlığı, ifade özgürlüğü kapsamında korunmayacaktır. Aynı şekilde sadece eleştiri amacıyla ifade edilen düşünce açıklamaları da Türk Ceza Kanunu madde 301 hükmündeki suçun oluşması sonucunu doğurmayacaktır.

TÜRK MİLLETİNİ VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ AŞAĞILAMA SUÇU VE CEZASI TCK 301
KAMU GÖREVLİSİNE HAKARET VE TCK-301/2 FARKI
Kamu görevlisine hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “Hakaret” başlıklı 125. Maddesinin 3. Fıkrasının a bendinde düzenlenmektedir. Hakaret suçu, “Özel hükümler” başlıklı ikinci kitabının “Kişilere karşı suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Şerefe Karşı Suçlar” başlıklı sekizinci bölümünde düzenlenmektedir. Bu suçun işlenebilmesi için kamu görevlisinin onur, şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmeli ya da sövmek şeklinde onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunulmalıdır. Hareket suçunun kamu görevlisine görevinden dolayı işlenmesi nitelikli hal olarak değerlendirilerek cezasının alt sınırında artırım yoluna gidilerek yaptırım uygulanmaktadır.
Türk Ceza Kanunu madde 301 fıkra 2 ise “Özel hükümler” başlıklı ikinci kitabının “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” üçüncü bölümünde düzenlenmektedir. Bu suç kapsamında devletin askeri teşkilatını ya da emniyet teşkilatını aşağılayan kişilere karşı yaptırım uygulanmasını öngörmektedir. Bu suç bakımından nitelikli hal düzenlemesi bulunmamaktadır. Keza bu suçun oluşabilmesi için gereken suç fiili aşağılama fiiliyle sınırlandırılmıştır.
SUÇUN MUHAKEMESİ, ZAMANAŞIMI VE ŞİKÂYET SÜRESİ
Türk milletini aşağılama suçu ve Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçunu bünyesinde barındıran Türk Ceza Kanunu madde 301’deki suç, şikâyete tabi suçlardan değildir. Dolayısıyla suçun soruşturulması için Cumhuriyet savcısı Adalet bakanının izniyle resen hareket etmektedir. Şikâyete tabi olmadığından mütevellit bu suç için öngörülmüş bir şikâyet süresi de söz konusu değildir. Dava zamanaşımı aşılmadığı müddetçe her zaman soruşturulması mümkün bir suçtur.
Dava zamanaşımı, suçun işlenmesinden itibaren belirlenen süre içinde davanın açılmaması ya da açılmasına rağmen sonuçlandırılmaması durumunda ceza davasının düşmeyle sonuçlanmasına sebebiyet veren bir kavramdır. Türk milletini aşağılama suçu bakımından dava zamanaşımı süresi ise 8 yıl olarak belirlenmiştir.
Türk milletini aşağılama suçunda hangi mahkeme tarafından kovuşturma evresinin gerçekleştirileceği merak konusu olan sorulardan birisidir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen suçlar bakımından kovuşturma evresinde asliye ceza mahkemeleri görev yapmaktadır. Türk milletini aşağılama suçu bakımından da görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Adalet Bakanı’ndan izin alındığı sürece suçun soruşturulması mümkün olacaktır. Kovuşturma aşamasında ise asliye ceza mahkemesi bünyesinde Türk milletini aşağılama suçu bakımından basit yargılama usulü uygulanacaktır.
TÜRK MİLLETİNİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ, DEVLETİN KURUM VE ORGANLARINI AŞAĞILAMA SUÇUNUN CEZASI
Türk milletini aşağılama suçu ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini aşağılama suçunun düzenlendiği Türk Ceza Kanunu madde 301’in yaptırımı hapis cezası olarak belirlenmiştir. 30/04/2008 tarihli kanun değişikliği öncesinden altı aydan üç yıla kadar hapis cezası öngören maddenin yaptırımının üst sınırında indirime gidilerek altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına düşürülmüştür.
ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
“Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/5149 E., 2021/11183 K.
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Cezaevine götürülmeden önce infazın ertelenmesi için görüştüğü Cumhuriyet savcısından istediği neticeyi alamayınca haksızlığa uğradığını düşünerek “Türkiye Cumhuriyetinin anasını avradını sinkaf ederim” diye söven sanığın eyleminin, kastının doğrudan Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama amacı taşımadığından TCK’nın 125/3-a, 4. maddelerinde yer alan “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçunu oluşturacağı gözetilmeden delillerin hatalı değerlendirilmesi ile suç vasfında yanılgıya düşülmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
“Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/5114 E., 2022/52 K.
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1- Başka suçtan hükümlü olan sanığın Bafra T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu aracılığıyla gönderdiği 10.11.2015 tarihli mektupta ve karikatürde kullandığı ifadeler nedeniyle atılı suçu işlediğinin iddia ve kabul edildiği somut olayda; sanığa atılı suçta aleniyet unsurunun oluşup oluşmadığının tespiti açısından belirli olmayan, birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanının olup olmadığının araştırılarak tartışılması ve denetime imkan verecek şekilde gerekçeye yansıtılması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
A- Dosya kapsamı ve yargılamanın safahatı itibarıyla; sanık hakkında suç tarihinde işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğini ortadan kaldıran veya bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmasına yol açan bir akıl hastalığının ve yüklenen suç yönünden cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarında TCK’nın 32. maddesi uyarınca düzenlenmesine karar verildiği, yargılamanın ilerleyen aşamalarında raporun dosyaya ibrazının beklenmesinden aynı mahkemenin 2016/129 esas sayılı dava dosyası kapsamında rapor düzenlendiği gerekçesiyle vazgeçildiği, ancak söz konusu raporun dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla,
Bafra 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/129 E. sayılı dosyası kapsamında düzenlenen raporun dosyaya getirtilmesi, böyle bir rapor yok ise sanığın TCK’nın 32. maddesi uyarınca cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulundan rapor alındıktan sonra hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
B- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin, mektup ile karikatürün Mektup Okuma Komisyonuna ulaştığı tarih olan “10/11/2015” tarihi yerine “12/11/2015” olarak yazılması,
Kanuna aykırı, O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeple BOZULMASINA, 11.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
HARBİYE HUKUK BÜROSU OLARAK CEZA HUKUKUNA YÖNELİK HİZMETLERİMİZ
Harbiye Hukuk Bürosu olarak ceza hukuku ve bağlantılı diğer alanlarda, her anlamda donanımlı ve işinde deneyimli bir kadro oluşturmuş olup, bu ekip ile işe koyularak müvekkillerimize her türlü ceza davasında nitelikli ve işimizi aksatmamak gayreti içerisinde bir hizmet ve yardım sunmayı gaye edinmekteyiz.
Ceza davası sürecinde müvekkillerimizi haklarını anlamaları ve iyi bir şekilde öğrenmeleri bağlamında detaylı şekilde bilgilendirmekte, uzman kadromuzla bu hakları korumak için etkili ve düzenli bir savunma stratejisi belirlemek suretiyle ilerlemekte ve bu süreçte hukukun ve yasaların gerektirdiklerini öncelik olarak görmek kaydıyla müvekkillerimize adil bir yargılanma süreci sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır durumdayız. Dava süreci konusunda müvekkilleri her aşamada bilgilendirmekle ve en iyi şekilde hizmetlerimizi sunmakla, müvekkillerimize bekledikleri desteği ve bilgilendirmeyi sağlamaktan memnuniyet duymaktayız.
SIKÇA SORULAN SORULAR
TCK-301 memuriyete engel mi?
Memur olmanın koşulları, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. Maddesinin 1. Fıkrasının A. Bendinin 5. Alt bendinde açıkça sayılmaktadır. Buna göre kasten işlenen bir suç dolayısıyla bir yıl veya daha fazla hapis cezasına mahkûm olunmamalıdır. Ya da affa uğramış olsa bile Türk Ceza Kanunu ikinci kitap beşinci bölümündeki suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamayı memuriyet koşulu olarak saymaktadır. Bu bağlamda Türk milletini aşağılama suçunun memuriyete engel olmadığı kabul edilmektedir.
301 davası nedir?
Türk Ceza Kanunu madde 301 kapsamındaki Türk milletini aşağılama suçu bakımından dava açılması için şikâyet aranmamaktadır. Adalet Bakanı’nın izni dahilinde Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma yapılacak ve dava açılacaktır.
TCK-301 uzlaşmaya tabi mi?
Uzlaştırma kurumu, Ceza Muhakemeleri Kanunu madde 253 kapsamında düzenlenmekte olan bir kurumdur. Buna göre suçun faili ile mağduru arasında, bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurmak suretiyle anlaşma sağlanmaya çalışır. Hangi suçların uzlaştırmaya tabi olacağı Ceza Muhakemeleri Kanunu madde 253 kapsamında açıkça sayılmıştır. Buna göre şikâyete tabi suçlar ya da Ceza Muhakemeleri Kanunu madde 253 fıkra 1 bent b kapsamındaki katalog suçlardan olması gerekmektedir. Türk milletini aşağılama suçu hem şikâyete tabi olmadığından hem de katalog suçlardan olmadığından uzlaştırma kapsamında değildir.
TCK-301 cezası ne kadar?
Türk Ceza Kanunu madde 301 kapsamında düzenlenen Türk milletini aşağılama ve Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçunun cezası kanunda altı aydan iki yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüştür.
Ülkeye küfretmek suç mu?
Küfür, aşağılama içerikli bir ifade olarak kabul edilmektedir. Nitekim küfrün ülkeye karşı edilmesi de toplumun hassasiyetlerini inciteceği gibi toplumun yansıması olan devletin de prestijini zedeleyecektir. Bu gibi aşağılama içerikli hareketler, Türk milletini aşağılama suçunu da bünyesinde barındıran Türk Ceza Kanunu madde 301 kapsamında altı aydan iki yıla kadar hapis cezası yaptırımına tabi tutulmuştur.
Devleti eleştirmek suç mu?
Türk milletini aşağılama suçu ve Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama suçu, ifade özgürlüğüyle bağlantılı suçlardandır. Bu suçun işlenebilmesi için aşağılama içerikli kasten gerçekleştirilen bir beyan veya davranış olmalıdır. Bu suçun sınırını ise eleştiri içerikli ifade özgürlüğü oluşturmaktadır. Buna göre devlete karşı eleştiri amacıyla gerçekleştirilen düşünce açıklamaları suç oluşturmayacaktır, nitekim düşünce kanaatini yayma hakkı sınırları içerisinde kalarak korunacaktır.
Hükümeti eleştirmek suç mu?
Türk milletini aşağılama suçunun düzenlendiği madde hükmü kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini alenen aşağılamak da bir suç fiili olarak sayılmakta ve Türk Ceza Kanunu madde 301 kapsamındaki suçu oluşturmaktadır. Bu suçun oluşması için alenen aşağılama fiilinin kasten icra edilmesi şart olarak görülmektedir. Fakat ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kalan düşünce ve kanaatlerin açıklanması suç olmadığı gibi anayasal koruma altında olan bir haktır. Türk Ceza Kanunu madde 301 fıkra 3 kapsamında da eleştiri amacı güden düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağı kanun koyucu tarafından açıkça kabul edilmiştir.
Devletin egemenlik alametlerini aşağılamak nedir?
Devletin egemenlik alametleri, özellikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda da açıkça belirtişmiş olan beyaz ay yıldızlı al bayrak özelliklerini taşıyan ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenlik alameti olarak kullanılan her türlü işaretle birlikte İstiklal Marşını ifade etmektedir. Türk bayrağını yırtmak, yakmak ve benzeri şekillerde aşağılayıcı davranışlarda bulunmak ve İstiklal Marşını açıkça aşağılamak, Türk Ceza Kanunu’muzda suç olarak düzenlenmektedir. Türk Ceza Kanunu madde 300 kapsamındaki “Devlet egemenlik alametlerini aşağılamak” ayrı bir suç düzenlemesi olarak karşımıza çıkar ve hapis cezası yaptırımına tabidir. Belirtmek gerekir ki bu suç, Türk milletini aşağılama suçundan farkı bir suçtur ve farklı bir yaptırıma tabi tutulmuştur.
[1] Murat Ceyhan, “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama Suçu (TCK m. 301)”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 19/2, Aralık 2013, 1781-1802