Ceza HukukuCEZA EHLİYETİ VE AKIL HASTALIĞI

Akıl hastalığı, ceza ehliyetini önemli ölçüde belirleyen bir faktördür. Ceza ehliyeti, bir kişinin işlediği suçlar karşısında hukuki sorumluluğunu belirleyen temel unsurlardan biridir. Akıl hastalığının ceza ehliyetine etkisinin belirlenmesinde; kişinin zihinsel durumu, yaş ve algılama yeteneği gibi faktörler kritik rol oynar, suçun hukuki anlamını kavrayabilme ve davranışlarını yönlendirme kapasitesini etkiler. Akıl hastalığının ceza ehliyetine etkisi belirlenirken bilimsel ve hukuki standartlara dayalı değerlendirmeler yapılır.

Akıl hastalığı nedeniyle işlenen suçlarda, kişinin suçun sonuçlarını anlama ve davranışlarını kontrol edebilme yeteneği değerlendirilir, bu da cezai sorumluluğun azaltılmasını veya tamamen ortadan kaldırılmasını etkiler. Tutuklama ve ceza süreçlerinde çeşitli alternatif önlemler ve tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesini beraberinde gerektirir.

CEZA EHLİYETİ NEDİR?

Ceza ehliyeti, bir kişinin hukuki anlamda ceza sorumluluğunu taşıyabilmesiyle ilgili bir kavramdır. Varlığı veya yokluğu kişinin işlediği suç doğrultusunda ceza alıp almayacağını belirler. Bir kişinin işlediği suçtan dolayı sorumlu tutulabilmesi için gerekli nitelikleri belirleyen bu kavram; kişinin zihinsel durumuna, yaşına, akıl sağlığına ve benzeri faktörlere bağlı olarak değerlendirilir. Ceza ehliyeti kavramı, suçların ve cezaların adil bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla hukuk sistemlerinde önemli bir rol oynar.

CEZA EHLİYETİ NELERİ KAPSAR?

Ceza ehliyeti, bir kişinin cezai sorumluluğunu belirleyen çeşitli faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Bu faktörler genel olarak şunlardır:

  • Akıl hastalığı/ Zihinsel Sağlık Durumu:

Akıl hastalığı ya da zihinsel bozukluklar, kişinin suç işlediğinde sorumluluk taşıyıp taşımadığını etkileyebilir. Akıl hastalığının ceza ehliyetine etkisi; kişinin suçu işlediği andaki algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğiyle bağlantılı bir husustur.

Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.Bu derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi beş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir. (TCK 32)

  • Yaş:

Çocuklar için ceza ehliyeti, yaşlarına ve gelişim seviyelerine bağlı olarak değerlendirilir. Türk hukuk sisteminde bu durum 3 ayrı kategoride incelenir. (TCK m. 31)

TCK’ya göre fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış olanlar hakkında kovuşturma yapılamaz ve ceza verilemez. Ancak çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.

Fiili işlediği sırada 12 yaşını bitirmiş olup da 15 yaşını doldurmamış olanlarda işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme ve davranışlarını yönlendirme yeteneğine bakılır. Yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan on beş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan on bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.

15 yaşını bitirmiş, 18 yaşını bitirmemiş olanlarda verilecek ceza, suç ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiriyorsa on sekiz yıldan yirmi dört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasıdır. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası on iki yıldan fazla olamaz.

  • Algılama yeteneği:

Bir kişinin eylemlerinin doğasını ve sonuçlarını anlayabilme kapasitesi ceza ehliyeti ile ilişkilidir. Bu, kişinin suç işlediğinde kendi davranışlarının sonuçlarını öngörebilme yeteneğini ifade eder.

Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle işlenen suçta ceza ehliyetine bakmakta ayrıca fayda vardır:

Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. (TCK 34)

Ancak iradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişinin cezai ehliyeti tam olduğu kabul edilir, zira irade yeteneğinin kaybolması kendi kusurlu davranışı sonucu meydana gelmiştir.

Bu faktörlerin her somut olayda ayrı ayrı değerlendirildiği unutulmamalıdır.

 

AKIL HASTALIĞI NEDİR?

Akıl hastalığı; kişinin düşünme, hissetme, davranma veya genel ruh hali üzerinde etkili olan bir dizi zihinsel sağlık bozukluğudur. Ceza hukukumuzda akıl hastalığının ceza ehliyetine etkisi; kişinin algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli ölçüde azalması nedeniyle son derece önemlidir. Akıl hastalığının hukuki anlamda tanınabilmesi için yapılan bilimsel değerlendirme sonucu; kişinin suç işlediği sıradaki zihinsel durumu ve akıl hastalığının ceza ehliyetine etkisi belirlenmeye çalışılır. Akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyetin bulunmaması durumunda kişiye kısmi ceza yaptırımı, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri veya yaptırım uygulamama yollarına gidilebilir.

AKIL HASTALIĞI CEZA EHLİYETİNİ NASIL ETKİLER?

Akıl hastalığı, ceza ehliyetinin değerlendirilmesinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Eğer bir kişi suç işlediği sırada ciddi bir akıl hastalığı ya da zihinsel bozukluk geçiriyorsa, bu durum kişinin suçun doğasını ve sonuçlarını anlama yeteneğini etkileyebilir. Akıl hastalığının ceza ehliyetine etkisi, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve fiille bağlantılı davranışlarını yönlendirme yeteneğinin derecesiyle bağlantılıdır. Akıl sağlığı durumu, suçun işlenişinde belirleyici bir rol oynamışsa veya kişinin suçun suç olduğunu anlamasını engellemişse, ceza ehliyeti sınırlandırılabilir. Bu durumda kişi, cezai sorumluluk taşımayabilir veya cezai sorumluluğu azaltılabilir.

AKIL HASTALIĞININ CEZA EHLİYETİNE ETKİSİNİN TESPİTİ

Mahkemeler; akıl hastalığının ceza ehliyetine etkisinin tespitinde; tam teşekküllü ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden alınan heyet raporlarından, Adli Tıp Kurumu İhtisas Daireleri raporlarından bilimsel ölçüt olarak yararlanır.

Mahkeme bazı durumlarda kişiyi bir süre gözlem altında bekleterek de ceza ehliyetine karar verebilir. Gözlem süresi en fazla 3 aydır. Bununla birlikte akıl hastalığının ceza ehliyetine etkisinin tespitinde devlet hastanelerinden alınan heyet raporları veya tek hekim raporları ölçüt değildir.

AKIL HASTALARINA ÖZGÜ GÜVENLİK TEDBİRLERİ

Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri; hem toplumsal güvenliği hem de akıl hastalarının iyileşmesini sağlamaya yöneliktir. Yasal ve tıbbi düzeyde alınan önlemler ile adaletin sağlanması ve akıl sağlığı sorunlarının etkili bir şekilde yönetilmesi amaçlanır. TCK m. 57’de bu durum belirtilmiştir.

  • Yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi:

Bu güvenlik tedbiri ile kişinin akıl hastalığı nedeniyle davranışlarının kontrol edilemez olduğu ve ceza yerine tedavi edilmesi gerektiği kabul edilmiş olur. Koruma, tedavi ve rehabilitasyon amaçları ön plandadır.

  • Serbest Bırakılma Şartları:

Güvenlik tedbirine tabi tutulan bir akıl hastası, yerleştirildiği sağlık kurumunun sağlık kurulu tarafından düzenlenen raporda toplum açısından tehlikesinin ortadan kalktığı veya önemli ölçüde azaldığı belirtilirse, infaz hâkimi tarafından serbest bırakılabilir.

  • Tıbbi Kontrol ve Takip Gerekliliği

Sağlık kurulu raporu, kişinin akıl hastalığının ve işlediği fiilin niteliğine göre tıbbi kontrol ve takibin gerekip gerekmediğini, gerekiyorsa, süre ve aralıklarını belirtir. Tıbbi kontrol ve takip; raporda gösterilen süre ve aralıklarla, Cumhuriyet savcılığınca yetkili sağlık kuruluşuna gönderilmeleri ile sağlanır. Bu tedbir, kişinin sağlık durumunun düzenli olarak izlenmesini sağlar ve tedavi sürecinin etkinliğini kontrol eder. Tıbbi kontrol ve takip sırasında kişinin akıl hastalığı nedeniyle toplum açısından tehlikeliliği artarsa, olumsuz bir gelişme yaşanırsa sağlık kurulu raporuna dayanılarak infaz hâkimliği tarafından yeniden güvenlik tedbirine hükmedilir. Bu durumda, tedavi ve koruma amaçlı işlemler tekrar edilir.

Hastalığı nedeniyle davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişi, yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda tedavi edilmesinin yanı sıra, mahkûm olduğu hapis cezası, süresi aynı kalmak kaydıyla, infaz hâkimliği tarafından akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak uygulanabilir. Kişinin cezai sorumluluğunu ve tedavi sürecini birlikte ele alır. Cezanın infazı, akıl hastalarına yönelik özel tedbirlerle birlikte yürütülür.

  • Alkol ve uyuşturucu bağımlılığında güvenlik tedbiri:

Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı olan kişiler, bu bağımlılıklarını tedavi etmek amacıyla özel sağlık kuruluşlarına yerleştirilir. Tedavi, bağımlılıktan kurtulmalarına kadar devam eder ve tedavi sürecinin sonunda bağımlılıklarından kurtuldukları yönünde düzenlenen sağlık kurulu raporuna dayanarak infaz hâkimliği tarafından serbest bırakılabilir.

CEZA EHLİYETİ VE AKIL HASTALIĞI

CEZA EHLİYETİ VE AKIL HASTALIĞI

CEZA EHLİYETİNİ ETKİLEYEN AKIL HASTALIKLARINA ÖRNEKLER

Akıl hastalıkları; bir kişinin suç işlediği sıradaki zihinsel durumunu ve bu durumun cezai sorumluluk üzerindeki etkilerinin tespiti için önemlidir. Bu tür hastalıklar, kişinin eylemlerinin farkında olup olmamasını, bunları kontrol edip edememesini ve eylemlerinin sonuçlarını anlamasını etkileyebilir. Her bireyin durumu ve hastalığının özellikleri göz önüne alınarak yapılan uzman değerlendirmesi sonucu akıl hastalığının ceza ehliyetine etkisi belirlenmeye çalışılır.

Ceza sorumluluğunu etkileyen başlıca akıl hastalıkları şunlardır:

  • Şizofreni
  • Bipolar bozukluk
  • Psikotik bozukluklar:
  • Kleptomani (hırsızlık hastalığı)
  • Kişilik bozuklukları:
  • Borderline (sınırda kişilik bozukluğu)
  • Organik psikozlar:
  • Mental retardasyon (zekâ geriliği),
  • Alkol bağımlılığı,
  • Uyuşturucu madde bağımlılığı,
  • Epilepsi (sara) hastalığı

Bu hastalıklarda kişinin akıl hastalığının ceza ehliyetine etkisinde önemli olan husus; suçun işlendiği tarihte failin algılama ve davranışları yönlendirme yeteneği üzerindeki etkisidir.

AKIL HASTALIĞINDA SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA NASIL İŞLER?

Suç işlendikten sonra akıl hastası olan kişi, kendisini gereği gibi savunamayacağından haklarında kovuşturma (yargılama) yapılamayacaktır. Bu kişiler hakkında soruşturma yapılmasına ve hatta kamu davası açılmasında ise bir engel yoktur.

Suçu işlediği sırada tam akıl hastası olan kişi hakkında; koruma ve tedavi altına alma kararı verilmelidir. Suçu işlediği sırada kısmi akıl hastası olanlar hakkında kovuşturma yapılabilir ve hafifletilmiş de olsa ceza verilebilir.

Tam akıl hastalığı kovuşturma evresinde ortaya çıkmışsa mahkeme durma kararı vermelidir, ancak o andaki durum derhal beraat kararı verebilecek nitelikteyse beraat kararı verilmelidir.

ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 27.03.2013 tarihli E. 2012/5439 K. 2013/2510 sayılı kararı;

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık S.. T..’in kasten öldürme ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarının sübutunun kabulünde isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; Dr.E. Adana Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nin 22.12.2011 tarihli sağlık kurulu raporuna göre; kendisinde paranoid şizofreni tespit edilen sanığın, önceki rapor ve tedavi evraklarının araştırılıp eklenmesi suretiyle, adli tahkikat dosyasıyla birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek Gözlem ihtisas Dairesi’nde müşahedeye tabi tutulup, buradan alınacak rapor ile birlikte Adli Tıp Kurumu 4.ihtisas Kurulu’ndan, suç tarihi ve şimdiki hali itibariyle, akli durum ve cezai ehliyeti konusunda 5237 sayılı TCK’nin 32.maddesi kapsamında rapor aldırılması,

Gözlem ihtisas Dairesi’nin raporu ile 4.ihtisas Kurulu’nun raporları arasında çelişki bulunması halinde, sanığın Adli Tıp Genel Kurulu’na sevk edilerek, muayenesi yapıldıktan sonra Adli Tıp Genel Kurulu’ndan rapor aldırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, Dr.. T. Adana Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nin raporu ile yetinilerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, sanık hakkında kurulan hükümlerin tebliğnamedeki düşünce hilafına (BOZULMASINA), 27/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 11.09.2018 tarihli E. 2017/19398, K. 2018/12627 sayılı kararı;

Sanığın suç tarihi itibariyle 5237 sayılı TCK’nin 32. maddesi kapsamında akıl hastalığı bulunup bulunmadığının Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesinden veya tam teşekküllü Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinden ya da Tıp Fakültelerinin Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlıklarından alınacak sağlık kurulu raporu ile tespiti gerekirken; sanığın cezai ehliyeti olmadığına dair tek uzman hekim tarafından düzenlenen rapor esas alınmak suretiyle eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Akıl hastalığı sebebiyle cezai ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle hakkında 5237 sayılı TCK’nin 32/1. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanık hakkında, aynı Kanunun 57/1. maddesi gereğince yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına karar verildiği halde, anılan kanunun 57/2. maddesi gereğince “Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastasının yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda, toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirlenmesi üzerine mahkemece serbest bırakılmasına” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerle, 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, istem gibi BOZULMASINA, 11.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 23.06.2020 tarihli E. 2020/1120, K. 2020/6144 sayılı kararı

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

Bozma sonrası ibraz edilen Bozova Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21.11.2018 tarih ve 2018/175-235 E.-K. sayılı ilamına göre, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 06.09.2018 tarih ve 8871 sayılı sağlık kurulu raporu ile sanığın TMK’nın 405. maddesi uyarınca akıl hastalığı ve zayıflığı nedeniyle işlerini göremediği, korunma ve bakımı için yardım gerekmesi nedeniyle vasi tayininin uygun olduğunun belirtildiği, nitekim rapor doğrultusunda oğlu …’in sanığa vasi olarak atandığı, yine; müşteki ile vasinin, sanığın akıl hastası olduğuna dair 05.03.2019 tarihli duruşmada alınan beyanları karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 32. maddesi uyarınca müşteki …’e yönelik

14.05.2009 tarihli hırsızlık suçuna yönelik olarak; sanığın fiili işlediği sırada akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle eylemin hukuksal anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğini tamamen kaldıracak veya önemli ölçüde azaltacak şekilde akıl hastalığının ve cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesi’nden rapor alındıktan sonra sonucuna göre hukuksal durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 23.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

HARBİYE HUKUK BÜROSU OLARAK CEZA HUKUKUNA YÖNELİK HİZMETLERİMİZ

Harbiye Hukuk Bürosu olarak ceza hukukuna yönelik davaların her aşamasında müvekkillerin haklarının korunması ve en iyi şekilde temsil edilmeleri amacıyla; alanında uzman profesyonel hukuk ekibimizle titizlikle çalışmalar sürdürmekteyiz. Sunduğumuz kapsamlı hukuki danışmanlık ile müvekkillerimize çeşitli olasılıklar üzerinden hakları ve yükümlülükleri hakkında bilgi vermekteyiz.

Gerek soruşturma gerek kovuşturma evrelerinde müvekkillerimizin haklarının en iyi şekilde korunması için gerekli tüm belgeleri titizlikle topluyor, hukuki süreçleri yönetiyor, mahkeme ve hâkim kararlarına karşı itiraz ve kanun yolu başvurularını gerçekleştiriyoruz. Müvekkillerimize alternatif çözüm yolları sunuyor ve dava sürecinde mağduriyet yaşanmaması için koruma tedbirlerine başvurarak en iyi sonucun alınmasını sağlıyoruz.

Ceza hukukunda akıl hastalığı konusunda detaylı bilgiye iletişim numarası, online randevu veya avukata sor seçeneklerinden dilediğinizi kullanarak Harbiye Hukuk Bürosu ekibinden alanında uzman ceza avukatlarımız ile iletişime geçebilir ve danışmanlık alabilirsiniz.

CEZA EHLİYETİ VE AKIL HASTALIĞI

CEZA EHLİYETİ VE AKIL HASTALIĞI

SIKÇA SORULAN SORULAR

Akıl hastasına ne ceza verilir?

Tam akıl hastalığı durumunda (işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan) kişiye ceza verilmezken, kısmı akıl hastalığı durumunda cezada indirime gidilir.

Akıl hastalığı nedir hukuk?

Hukuki açıdan akıl hastalığı; kişinin zihinsel işlevlerini etkileyen ve bu nedenle cezai veya hukuki sorumluluğunu etkileyen bir durumdur. Bir kişi suç işleme anında akıl hastalığı nedeniyle eylemlerini kontrol edemiyorsa, bu kişinin cezai sorumluluğu azaltılabilir veya tamamen ortadan kaldırılabilir. Her durumda, akıl hastalığının hukuki sonuçları adli ve psikiyatrik değerlendirmelere dayalı olarak belirlenir.

Akıl hastalığı tutuklamaya engel mi?

Akıl hastalığı tutuklama kararını etkileyebilir ancak bu etki, kişinin zihinsel durumu ve güvenlik riski gibi faktörlere bağlı olarak değerlendirilir. Kişinin akıl hastalığı nedeniyle tutuklanması yerine tedavi ve gözlem altına alınması gibi alternatif önlemler de uygulanabilir.Formun Üstü

Formun Altı

Hangi hastalıkların cezai ehliyeti yoktur?

Her hastalık için bireysel olarak değerlendirilse de sıklıkla cezai ehliyeti etkileyen hastalıklar; şizofreni, bipolar bozukluk, psikotik bozukluklar, kleptomani (hırsızlık hastalığı), kişilik bozuklukları, borderline (sınırda kişilik bozukluğu), organik psikozlar, mental retardasyon (zekâ geriliği), paranoya.

Akıl hastaları tam ehliyetsiz mi?

Akıl hastalığı nedeniyle bir kişinin tüm hukuki işlemleri yapabilme kapasitesi tamamen ortadan kalkmışsa, bu kişi tam ehliyetsiz olarak değerlendirilebilir. Kişinin ehliyet durumu; hastalığın türüne, şiddetine ve kişinin genel sağlık durumuna göre belirlenmektedir.

Mehtap Uçar

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment