İÇİNDEKİLER
- YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ SUÇU
- YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ NEDİR?
- KORUNAN HUKUKİ YARAR
- YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ SUÇUNUN HAREKET UNSURLARI
- YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ SUÇUNUN NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ HALİ
- YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ SUÇUNUN MUHAKEMESİ VE CEZASI
- YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ SUÇUNA ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
- SIKÇA SORULAN SORULAR
YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ SUÇU
Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlali Suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 98. maddesinde düzenlenmektedir. Bireylerin hayati tehlike altında olan ya da yardıma muhtaç kişilere karşı sorumluluklarını yerine getirmemesini cezalandıran bir suç tipidir. Bu suç hem hukuki hem de vicdani bir yükümlülüğü ifade eder. Yardım etmeme veya ilgili mercilere durumu bildirmeme, toplumda güvenin ve yardımlaşmanın azalmasına yol açan ciddi bir ihmalkârlık olarak kabul edilir.
YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ NEDİR?
Yardım veya bildirim yükümlülüğü, bireye hukukun yüklediği bir ödevdir. Kendini idare edemeyecek durumda olan kişiler yardıma muhtaçtırlar. Toplumsal dayanışmanın bir gereği olarak bireyler birbirlerine yardım etmelidirler. Bu yükümlülük kendisini iki farklı şekilde gösterir.
- Yardım Yükümlülüğü: Yardıma muhtaç, hayati tehlike içerisinde olan kişilere makul ölçüde yardım etme veya yardım etmeye çalışma yükümlülüğüdür. Asli yükümlülüktür.
- Bildirim Yükümlülüğü: Eğer kişinin fiziksel olarak yardım etme imkânı yoksa, durumu derhal yetkililere bildirmekle yükümlüdür. Tali yükümlülüktür.
KORUNAN HUKUKİ YARAR
Yardım veya bildirim yükümlülüğü bireyin iç dünyasını ve toplumun yapısını koruyan bir ödevdir. Yardıma muhtaç kişilere edilen yardım ahlak bakımından kişiyi, düzen bakımından toplumu korumaktadır. TCK’nin 98 inci maddesince yaptırım altına alınan yardım veya bildirim yükümlülüğü tehlikede bulunan kişilerin vücut dokunulmazlığının korunmasını amaçlamaktadır.
YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ SUÇUNUN UNSURLARI
Suçun unsurları, bir eylemin suç sayılabilmesi için gerekli olan temel bileşenlerdir. Bu unsurlar, suçun tanımlanması ve ceza hukukundaki uygulanabilirliği açısından kritik öneme sahiptir. Tüm unsurlar bir araya geldiğinde, bir eylem suç olarak nitelendirilebilir. Her biri, suçun oluşumunda belirleyici bir rol oynar ve hukuk sistemlerinde suçun tanımını yaparken göz önünde bulundurulur.
- Fail
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçunun faili, yaşı, hastalığı veya başka sebeplerle kendini idare edemeyecek durumda olan bir kişiye yardım etmeyen ya da durumu yetkili makamlara bildirmeyen herkes olabilir. Ancak, hukuki yükümlülüğü bulunan kişilerin ihmali davranışları, yardım etmeme suçu yerine “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” ya da “kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi” suçları olarak değerlendirilir.
Trafik kazaları özelinde, kazaya karışan ya da olay yerinden geçen kişilerin ilk yardım yükümlülükleri vardır. Yaralılara yardım edilmediğinde bu da sorumluluk doğurur.
Kamu görevlileri, TCK’nin 279. Maddesinde görevleriyle bağlantılı olarak öğrendikleri suçları yetkili makamlara bildirmemeleri halinde altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar. Bu durumda hem yardıma muhtaç kişiye yardım etmeme suçu hem de kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu oluşacaktır. Suçun failinin adli kolluk görevini yapan kişi olması halinde verilecek ceza yarı oranında arttırılır.
Bir kimse mağdura kasten zarar vermişse, ondan mağdura yardım etmesi hayatın olağan akışı içerisinde beklenmez. Bu kişi kasten yaralama suçundan sorumlu olur. Ancak, taksirle yaralanmaya sebep olan kişi, mağdura yardım etmediği takdirde TCK’nin 83.maddesi uyarınca “ihmali davranışla işlenen suç” çerçevesinde sorumlu tutulur.
- Mağdur
Yardım veya bildirim yükümlülüğü ihlali suçunun mağduru kendini idare edemeyecek durumda olan kişilerdir. Kendini idare edemeyecek durumda olan kimse vücut dokunulmazlığı ağır tehlikede olan kimsedir. Kişinin yaşı ne olursa olsun kendini idare edemeyecek durumda olabilir. Önemli olan mağdurun yaşı dolayısıyla değil, durumu dolayısıyla yardıma muhtaç olup olmamasıdır.
Hastalık ve yaralanma durumunda, hastalığın türü ya da mağdurun yaşı fark etmez; önemli olan, kişinin kendini idare edemeyecek durumda olmasıdır. Örneğin, zihinsel engelli bir birey gözetim altında havuzda rahatça yüzebiliyorsa, ona yardım etmemek suç sayılmaz. Ancak, denizde akıntı olan bir yerde tehlikede olduğu açıkça belli olmasına rağmen ona yardım edilmez veya ilgili mercilere bildirimde bulunulmazsa bu durum suç teşkil eder.
Yardım veya bildirim yükümlülüğü suçunun mağdurları arasında kanunda yaralı kimseler de sayılmıştır. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün kişiye ödev olarak yüklenebilmesi için yaranın, mağduru ağır tehlikeye sokmuş olması gerekmektedir. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralanmalar yardım yükümlülüğünü ortadan kaldırmayabilir. Somut olay dikkate alınarak değerlendirme yapılmalı ve mağdurun kendini idare edemeyecek durumda olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Yaralanmaya mağdurun sebep olmuş olması yardım veya bildirim yükümlülüğünü etkilemez. Mağdur bulunduğu durumdan kurtulmak istemezse bile kişilerin yardım veya bildirim yükümlülükleri devam eder.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçunun mağduru sadece insan olabilir. Örneğin, bir kişinin arabasının yandığını görmesine rağmen, içinde kimsenin olmadığını biliyorsa ya da araç kullanılmayan eski bir araç ise, yangını söndürmeye çalışmamak veya durumu yetkili makamlara bildirmemek bu suçu oluşturmaz. Buna karşılık, yanan aracın içinde birilerinin olduğunu biliyor, görüyor ya da duyuyor olmasına rağmen yardım etmez veya durumu yetkili mercilere bildirmezse, bu durumda 98. maddede belirtilen suç oluşur. Fail ile mağdur arasında akrabalık varsa, terk suçu (m.97) ya da aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu (m.233) söz konusu olabilir.
- Suçun Konusu
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçunun konusu, yaş, hastalık, yaralanma veya başka bir sebeple kendini idare edemeyecek durumda olan bir kişinin vücududur.
- Fiil
YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ SUÇUNUN HAREKET UNSURLARI
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçunun fiili ihmali hareketlerdir. Kişi yükümlülüğünün gerektirdiği gibi davranmamakla sorumlu olur. 5237 sayılı TCK’nin 98. maddesi, yardıma muhtaç durumda olan birine yardım etmemeyi veya durumu yetkili makamlara bildirmemeyi cezalandırır. Bu maddede fail için “yardım” veya “bildirim” olmak üzere iki yükümlülük öngörülmüştür. Bu yükümlülüklerin ortaya çıkması için, mutlaka bir suç işleniyor olması gerekmez. Fail, bu iki yükümlülükten birini yerine getirmezse suç oluşur. Örneğin, boğulmakta olan birini gören kişi ne yardım eder ne de durumu bildirirse yardım veya bildirim yükümlülüğünü ihlal suçunu işlemiş olur.
Eğer failin yardımıyla mağdur kendini idare edebilecek duruma gelirse, ayrıca bildirimde bulunmasına gerek yoktur. Ancak fail yalnızca bildirimde bulunup yardım etmeden olay yerinden ayrılırsa, suç yine meydana gelir. Çünkü yardım yükümlülüğü, bildirim yükümlülüğüne göre daha asli ve öncelikli kabul edilmiştir. Yardım etme imkânı varken sadece bildirimde bulunmak suçu ortadan kaldırmaz.
Yardım yükümlülüğünün ortaya çıkabilmesi için failin yardıma muhtaç kişiyi bulması, rastlaması ya da olayı öğrendikten sonra etki alanında olması ile mümkündür. Ancak bildirim yükümlülüğünde fail ile yardıma muhtaç kişinin bu yakınlıkta olmaları gerekmez. Failin yardıma muhtaç kişiden haberdar olması bildirim yükümlülüğünü doğurabilir.
Eğer failin yardımıyla mağdur kendini idare edebilecek duruma gelirse, ayrıca bildirimde bulunmasına gerek yoktur. Ancak fail yalnızca bildirimde bulunup yardım etmeden olay yerinden ayrılırsa, suç yine meydana gelir. Çünkü yardım yükümlülüğü, bildirim yükümlülüğüne göre daha asli ve öncelikli kabul edilmiştir. Yardım etme imkânı varken sadece bildirimde bulunmak suçu ortadan kaldırmaz.
Yardım yükümlülüğünün yerine getirilmesi konusunda, kanun “hal ve koşulların elverdiği ölçüde” yardım yapılmasını öngörür. Failin yardımı, mağdurun tehlikesini artırmamalı ve failin bilgi ve deneyimi, müdahale sırasında onu tehlikeye atmayacak şekilde olmalıdır. Örneğin, boğulmakta olan bir kişiye yüzme bilmeyen birinin yardım etmemesi suç sayılmaz. Yardım yükümlülüğü, failin kişisel ve fiziksel özellikleri, deneyimi ve olayın koşulları dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
Failin yapacağı yardım kendi bilgi ve birikimini aşmamalıdır. Örneğin yaralı birine tampon yaparak kanamayı durdurmak yeterli bir yardım olabilir. Ancak hekim olmayan birinin kurşunu çıkarmaya çalışması, sorumluluğunu artırabilir ve taksirle yaralama veya öldürme suçuna yol açabilir. Bu durumda yardım yükümlülüğü failin tampon yapmasıyla yerine getirilmiş olacaktır.
Yardım yükümlülüğü, ilgili kurumların etki alanlarındaki kimseler için geçerli olmayabilir, örneğin bir hastanede bayılan birine hastaların müdahalesi beklenemez, çünkü bu durumda hastane personelinin yardım etmesi yasal bir zorunluluktur. Görevlilerin hastayı fark etmemesi halinde ancak bildirim yükümlülüğü gündeme gelebilir.
Yardım yükümlülüğünün yerine getirilmesi, üçüncü kişiler tarafından yardım ediliyor olması halinde sona erebilir. Olay yerinde zaten birine yardım eden başka kişiler varsa, failin sorumluluğu ortadan kalkabilir.
Bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmesi kanunda şekle bağlanmamıştır. Fail, durumu yetkili makamlara yazılı veya sözlü olarak bildirebileceği gibi, telefon, faks veya elektronik posta yoluyla da bildirebilir. Ancak, bildirimin aciliyet arz eden durumlar için derhal yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kanunda geçen derhâl olma şartı, mağdura yapılabilecek yardımın ardından en seri biçimde olarak anlaşılmalıdır.
Bildirim makamları; polis, jandarma, kaymakamlık, adliye, devlet hastanesi gibi kamu kuruluşlarıdır.
Kendini idare edemeyecek durumda olan kişinin bildiriminin bir kişi tarafından ilgili kuruluşa yapılması yeterlidir. Bildirimin derhal yapılmış olması halinde sorumluluk diğer kişilerden kalkar. Bildirimin ilgili makama yapılması gereklidir. Örneğin mağdurun akrabalarına yapılan bildirim suçun oluşumunu engellemeyecektir.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçu bir tehlike suçudur. Suçun oluşabilmesi için ihlal sonucunda bir zararın ortaya çıkmış olması aranmaz. Failin yardım veya bildirim yükümlülüğünü ihlal etmesi ile suç oluşur.
YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ SUÇUNUN NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ HALİ
98.maddenin 2. Fıkrasında, yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlal edilmesi sonucunda mağdurun ölmesi, neticesi sebebiyle ağırlaşmış bir hal olarak sayılmıştır. Suçun konusu kendini idare edemeyecek olan insan olduğu için yardım veya bildirim yükümlülüğü doğmadan önce ölen mağdur için suç oluşmayacaktır. Bu suç hayatta olan kimseler için işlenebilir bir suçtur.
Mağdurun yükümlülüğün doğmadan önce veya sonra olduğu tespit edilemiyorsa şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince fail sorumlu tutulmamalıdır.
- Manevi Unsur
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçu ancak kasten işlenebilir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir. Failin belli bir saikle hareket etmiş olması aranmaz.
Mağdurun kendini idare edemeyecek durumda olması hayatın olağan akışında anlaşılamıyorsa yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçu oluşmayacaktır. Örneğin oturduğu bankta kalp krizi geçiren yaşlı bir bireyin uyuyor gibi görünmesi halinde failin yardım veya bildirim yükümlülüğünden sorumluluğu olmayacaktır.
YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ SUÇUNUN MUHAKEMESİ VE CEZASI
- Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçunun soruşturması re ’sen gerçekleştirilir. Takibi şikâyete bağlı değildir.
- Görevli mahkeme asliye ceza mahkemesiyken yetkili mahkeme mağdurun bulunduğu ya da ilgili makamlara haber verilmeyen yerdir.
- Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçunun zaman aşımı süresi 8 yıldır.
- Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçunun temel şeklinin yaptırımı bir yıla kadar hapis cezasıdır. 98.maddenin 2’nci fıkrasında yer alan neticesi sebebiyle ağırlaşmış nitelikli halin yaptırımı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir.
YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ SUÇUNA ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 04.02.2014 tarihli ve 2013/8169 E., 2014/2572 K. sayılı kararı
II-Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın saat 19:30 sıralarında meskun mahalde, çift yönlü yolda seyredip, önündeki aracı sollamaya çalıştığı bir sırada solundan yola girmiş bulunan …’ya sol şeridin yol dış çizgisine yakın kısmında aracının sol ön ve ayna kısımları ile çarpması sonucu şikayetçinin vücudunda hayat fonksiyonlarını 1. derecede etkileyen kemik kırığı oluşacak derecede yaralanmasına neden olup, olay yerinden kaçtığı olayda, olay yerinin meskun mahal olması, olaydan hemen sonra şikayetçinin yanına gelmiş bulunan tanıkların şikayetçiyi hastaneye götürmüş bulunmaları ve yaralanmanın hafif olması karşısında atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilip sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 04/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 06.12.2010 tarihli ve 2009/20201 E., 2010/32787 K. sayılı kararı
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1- TCK’nin 98. maddesinde düzenlenen yardım ya da bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu ile korunan hukuki yarar/değer vücut bütünlüğünü ve yaşam hakkını korumaktır. Başka bir anlatımla yaşı, hastalığı ya da yaralanması dolayısıyla veyahut başka bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye yardım edilmediğinde ortaya çıkacak zararlı sonucun/ neticenin büyümesinin önlenmesi amacı güdülmektedir. Burada herkes fail olabilir, yalnız yardım, ya da bildirim yükümlülüğü içinde bulunulan hal ve koşulların durumuna göre fail yardım etmemekten ya da durumu derhal ilgililere bildirmemekten sorumlu olabilir.
Yardım ya da bildirim, yükümlülüğünün yerine getirilmesi anında zararlı sonucun/neticenin sınırlandırılmasına olanak bulunmalıdır. Böyle bir olanak yoksa yine suçun oluşması söz konusu olmayacaktır.
Somut olayda 9 yaşındaki ölen Ali Haydar’ın dereye yüzmek için girdiği fakat suyun derin kısımlarında yüzemeyerek çırpınmaya başladığı, onunla birlikte yüzmeye giden arkadaşları 11 yaşındaki Barış’ın ardından da Hüseyin’in öleni kurtarmak amacıyla suya girdikleri ancak kurtaramadıkları, bu durumu gören 15 yaşındaki sanığın bu hal ve şartlar içerisinde suya batan ölene yardım etmeme veya kurtarılabilmesi için yetkili kurumlara bildirim yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeniyle sorumlu tutulma olanağı bulunmamaktadır. Çünkü suya giren ölen Ali Haydar’ın kısa bir süre içerisinde boğularak suyun dibine gittiği diğer arkadaşları Barış ve Hüseyin’in gerekli yardımı yapmaya çalışmalarına karşın boğulmaya engel olamamaları nedeniyle sanıktan bu koşullarda yardım yükümlülüğünü beklemek hayatın olağan akışına aykırıdır.
Ayrıca suda boğulma olayının ani gelişen olaylardan olduğu da gözetildiğinde derhal ilgililere bildirme yükümlülüğünün de sanığa yüklenmeyeceği açıktır. Çünkü burada yasa koyucunun bildirim yükümlülüğünü getirmesinin amacı neticenin sınırlandırılmasına ya da önlenmesine yönelik olup, bu olayda ölümle sonuçlandığı için sanık derhal ilgili makamlara bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemesinden sorumlu tutulamaz.
Açıklanan nedenlerle yardım ya da bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun öğeleri oluşmadığından sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
2-Sanığın suç tarihi itibariyle daha önce üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması karşısında suçu işledikten sonraki yargılama sürecinde pişmanlık gösterip göstermediği nazara alınıp tekrar suç işleyip işlemeyeceği konusunda oluşan kanaat değerlendirilerek cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine karar verilmesi gerekirken, sanığın yargılama sürecinde pişmanlık gösterip göstermediği hususunda bir değerlendirme içermeyen ve sadece yeniden suç işlemekten çekineceği hususunda olumlu kanaat oluşmadığına dair yasal ve yeterli olmayan soyut gerekçeyle cezanın ertelenmemesine karar verilmesi,
3-Kasıtlı suçtan mahkumiyeti olmayan ve hükmolunan cezanın tür ve süresi itibariyle de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel bir durumunun bulunmadığı anlaşılan sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat ile mağdurun zarar talebi olup olmadığı ve bu zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilip giderilmediği araştırılarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekirken sadece sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat oluşmadığına yönelik yasal ve yeterli olmayan soyut gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, Ceza hukuku danışmanlığı.
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı (BOZULMASINA), 06.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme Sonucu Ölüme Neden Olma?
TCK’nin 98.maddesinin ikinci fıkrasında yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali sonucunda ölüme neden olmak neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç olarak kabul edilerek nitelikli halden cezalandırılmaktadır.
Bildirim Yükümlülüğü Nedir?
Bildirim yükümlülüğü kendini idare edemeyecek durumda olan kişilere ilgili kamu kurumlarından yardım çağırmak manasına gelir. Kanunda herhangi bir şekle bağlanmamıştır ancak derhal yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Ambulans Aramamak Suç Mu?
Kendini idare edemeyecek yardıma muhtaç kişilerle karşılaşan fail, kanun tarafından yardım veya bildirim ödeviyle sorumlu tutulmuştur. Kamu kurum ve kuruluşlarına bildirimde bulunmamak failin sorumlu olmasına neden olabilmektedir.
Yaralıya Müdahale Etmeyen Kişiye Ne Ceza Verilir?
Yardım yükümlülüğü kişinin yetenekleri ile orantılı olarak faile yüklenmiştir. Eğer ki kişi hukuka uygunluk sebepleri olmaksızın yeterli yeteneğe sahip olmasına rağmen kendini idare edemeyecek kişiye müdahale etmezse yardım veya bildirim yükümlülüğünü ihlal suçundan sorumlu olur. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçunun temel halinin yaptırımı 1 yıla kadar hapis cezasıdır. Nitelikli halin gerçekleşmesi ile yaptırım 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.
Kaza Yaptığımızda Olay Yerinde Yaralı Bırakıp Kaçarsak Ne Olur?
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali suçu taksirle insan yaralama sonucunda yaralıya yardım etmemek veya ilgili kamu kuruluşlarına haber vermemek neticesinde oluşur.
Suça Denk Geldim Bildirmek Zorunda Mıyım?
Suçu bildirmeme suçu TCK’nin 278. Maddesinde ayrıca düzenlenmiştir. Maddeye göre işlenmekte olan bir suçu yetkili ve ilgili makamlara bildirmeyen kişi, 1 yıla kadar hapis cezası alabilmektedir. Fakat belirtelim ki suçu bildirmeme suçu, tanıklıktan çekilme sebepleri olması halinde cezalandırılmaz. Örneğin bir anne, çocuğunun işlediği bir suça denk gelmiş ve bunu bildirmemişse, bu bir şahsi cezasızlık sebebidir. Dolayısıyla anneye bu durumda TCK 278’e göre ceza verilmeyecektir.