Tahdit kodunun kaldırılması dava dilekçesi, yabancıların ülkeye girişini veya ülkede kalmasını sınırlayan kodların yanlış uygulanması veya süresinin dolması halinde tahdit kodunun kaldırılması amacıyla açılan tahdit kodunun kaldırılması davası için mahkemeye sunulmaktadır. Tahdit kodunun kaldırılması dava dilekçesi ile tahdit kodunun kaldırılması talebinde bulunulur ve yasaya aykırı bir şekilde alınan tahdit kodunun kaldırılması sağlanır.
Bu yazımızda tahdit kodunun kaldırılması davasına ilişkin özet bilgiler, tahdit kodunun kaldırılması davası dilekçe örnekleri, tahdit kodunun kaldırılması dava dilekçesi yazılırken dikkat edilmesi gereken hususlar ve daha birçok bilgiye yer verilmiştir. Yazımızın içeriğinde ise tahdit kodunun kaldırılması dava dilekçesi örnekleri gerek PDF olarak Word Dosyası olarak indirebileceğiniz bağlantılar bulunmaktadır.
İÇİNDEKİLER
TAHDİT KODU KALDIRILMASI DAVA DİLEKÇESİ NEDİR?
Tahdit kodu kaldırılması dava dilekçesi, yabancı hakkında uygulanan tahdit kodunun yanlış uygulanması veya süresinin dolması halinde ve genellikle idari başvuruların sonuç vermediği durumlarda tahdit kodu kaldırılmasına ilişkin davayı açabilmek için hazırlanan dilekçedir. Tahdit kodu kaldırılması davası idareye başvurmadan ya da başvurduktan sonra açılabilmektedir. Tahdit kodu kaldırılması davasını açma süresi kararın tebliğinden itibaren 60 gündür. Yürütmenin durdurulabilmesi için tahdit kodu kaldırılması davasında yürütmenin durdurulmasının talep edilmesi gerekmektedir.
A.A.Ü. T’YE GÖRE TAHDİT KODU KALDIRILMASI DAVA DİLEKÇESİ HAZIRLAMAK VE AVUKATLIK ÜCRETLERİ 2025
Tahdit kodu kaldırılması dava dilekçesi esas ve şekil bakımından uygun ve etkili olabilmesi, zaman kaybı ve masraflara yol açmaması maksadıyla avukat desteğine başvurulması sürecin etkin yürütülebilmesi için önemlidir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, her türlü dilekçe hazırlama ücretini 2025 yılı için 4.500,00 TL şeklinde düzenlemiştir.
TAHDİT KODU KALDIRILMASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ
Tahdit kodu kaldırılması dava dilekçesi düzenlenirken hak sahibinin hak kaybına uğramaması adına dilekçenin özenle hazırlanması gerekmektedir. Aşağıda tahdit kodu kaldırılması dava dilekçesi örneklerine yer verilmiştir. Aşağıda verilen örnekler yol gösterici genel bir taslaktır ve sizlere rehberlik edebilmesi amacıyla sunulmuştur. Tahdit kodu kaldırılması dava dilekçesinin somut olaya göre değişiklik göstereceğinden her durumun farklılığı göz önünde bulundurularak yazılması gerekmektedir. Aksi takdirde hak kayıplarına yol açması muhtemeldir.
TAHDİT KODUNUN KALDIRILMASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ WORD İNDİR
TAHDİT KODUNUN KALDIRILMASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ PDF İNDİR
ANKARA (…) İDARE MAHKEMESİNE
Yürütmenin Durdurulması Taleplidir
Duruşma Taleplidir
DAVACI :
ADRES : Hürriyet Mahallesi Dr. Cemil Bengü Caddesi No:39/1 Kamberoğlu Apt, 34401 Kağıthane/İstanbul
VEKİLİ : Av. Haşim ELMAS – Av. Mustafa MALKOÇ
DAVALI : İçişleri Bakanlığı
ADRES : İçişleri Bakanlığı, Bakanlıklar/Ankara
KONU : Müvekkilin kimliğiyle Kıbrıs’a gitmek isterken hakkında idari tahdit kararı olduğunu öğrenmesi üzerine tahdit kararının kaldırılması için İstanbul İl Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğüne yaptığı …/…/… tarih ve … sayılı başvurusuna cevap verilmeyerek zımnen reddine ilişkin işlemin öncelikle yürütmesinin durdurulması akabinde iptali istemlidir.
ZIMNEN RET TARİHİ: …/…/…
OLAY
Müvekkil, özel bir şirkette yazılım mühendisi olarak çalışmakta olup işi gereği yurt dışı bağlantılı çalışmakta ve yurt dışı seyahati yapması gerekmektedir. Müvekkilimiz işi gereği Kıbrıs’a gidecekken kimlik kontrolünde hakkında idari tahdit olduğu belirtilerek geçişine izin verilmemiştir. Müvekkile tahdidin gerekçesi açıklanmadığı gibi yazılı bir işlem de tebliğ edilmemiştir. Müvekkilin …/…/… tarihine kadar geçerliliği olan … sayılı pasaportu bulunmaktadır. Müvekkil yurt dışına çıkışına engel olan durumu öğrenmek adına ilçe nüfus müdürlüğüne başvurmuş ancak burada hiçbir işlem yapılmayarak kendisi il nüfus müdürlüğüne yönlendirilmiştir. Müvekkile tahditin kaldırılması için hakkında idari tahdit kararı olanlar için hazırlanmış şablon dilekçeyle başvuru yapması gerektiği söylenmiş ve müvekkil …/…/… tarihinde başvurusunu yapmıştır.
Müvekkilimiz hakkında yaklaşık 7 sene öncesinde bir ceza kovuşturması olmuş ve HAGB ile sonuçlanmıştır. İşbu dosyada müvekkil hakkında herhangi bir adli kontrol kararı alınmamıştır. Dolayısıyla müvekkilin yurt dışına çıkışına ilişkin adli makam kararı bulunmamaktadır.
Müvekkil hakkında alınan tahdit kararına ilişkin kendisine herhangi bir tebligat yapılmamış olup müvekkil yurt dışına çıkmak isterken kendisine şifahen bildirilmiş, bu konu hakkında daha sonrasında yaptığı başvurulara da cevap verilmemiştir.
Müvekkil hakkında alınan tahdit kararına ilişkin herhangi bir tebligat ya da yazılı cevap bulunmadığından işlemin gerekçesi hakkında bilgimiz bulunmamaktadır. Ancak idari tahdit kaydı konusunda çok sayıda vatandaş hakkında işlem yapıldığından ve bu işleme karşı İl Nüfus Müdürlüğünde şablon dilekçe hazırlandığından müvekkilin işleminin de genel güvenlik gerekçesiyle tesis edildiği anlaşılmaktadır. Bu gerekçe de Pasaport Kanunu’nun 22. maddesinde düzenlenmiştir. Açıklamalarımız, bu kanun maddesinin Anayasamıza aykırı olduğu dolayısıyla müvekkilin seyahat özgürlüğünü kısıtladığı hususunda olacaktır. Bu aykırılığın dışında işlemin somut bir dayanağı olmadığı ve de gerekçesiz olmasına değineceğiz.
AÇIKLAMALAR
- Anayasaya Aykırılık
Anayasamızın Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti başlıklı 23. maddesinin 4. bendine göre:
“Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.”
Anayasamız açıktır. Hâkim kararı olmadığı müddetçe kimsenin seyahat özgürlüğü kısıtlanamaz, pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis edilemez.
Müvekkil hakkında … Ağır Ceza Mahkemesi …/… E. dosyasında ceza kovuşturması yürütülmüş ve HAGB kararı ile sonuçlanmıştır. Anlaşılacağı üzere müvekkilin yurt dışına çıkmasını yasaklayan bir hâkim kararı bulunmamaktadır. Bu sebeple idari bir kararla müvekkilimizin seyahat ve ÇALIŞMA özgürlüğünü kısıtlayan dava konusu işlem Anayasayamıza ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırılık arz etmektedir.
Nitekim benzer bir davada Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. Dava Dairesi 26/10/2020 tarih ve E:2020/1808 K:2020/1967 sayılı kararı ile işlemi iptal etmiştir. Hükümde:
“Anayasanın 13. maddesinde Temel Hak ve Hürriyetlerin özüne dokunulmaksızın ancak kanunla sınırlanabileceğinin öngörülmesi ve hakkında mahkemece verilmiş herhangi bir karar olmadan davacının yurt dışına çıkma hürriyetinin kısıtlanmasına olanak bulunmaması gözetildiğinde, davacıya pasaport verilmemesine ve pasaportuna şerh konulmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir”
Tüm bu sebeplerle dava konu konusu işlemin öncelikle yürütmesinin durdurulmasını akabinde iptalini talep ediyoruz
- Dayanaksız İşlem
Söz konusu işlemi, Anayasaya aykırılığı yönünden değil; Pasaport Kanunu’nun 22. maddesinde yer alan “mahzurlu” ifadesinden yola çıkarak inceleyecek olursak yine işlemin hukuka aykırı olduğu görülecektir. Zira müvekkilin neden mahzurlu sayıldığı ortaya konmalıdır. Müvekkil hakkında mahkûmiyet kararı dahi yokken idari tahdit konulması hukuki olarak kabul edilemez.
Nitekim İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi 10.09.2020 tarih ve E:2020/120 K:2020/1165 sayılı kararında pasaport tahdidi işlemini iptal etmiştir. Hükümde:
“davacının kamu görevinden ihraç edilmesi yurt dışına çıkış yasağının devam ettirilmesine tek başına dayanak oluşturamayacağından, terör örgütüyle ilgili şüpheli sıfatıyla süren ceza soruşturmasında adli tedbir uygulanmak suretiyle yetkili mahkeme tarafından yurt dışına çıkışının yasaklanıp, yasaklanmadığı araştırılmadan, eğer bu yolda bir önlem getirilmemiş ise, artık bu soruşturmaya konu eylemi dışında, davacının yurt dışına çıkışının genel güvenlik bakımından sakıncalı olduğuna ait somut bilgi ve belgeye dayanan sebepler ortaya konulmadan işlem tesisinde hukuka uyarlık yoktur.” denmiştir.
Görüleceği üzere Mahkeme, soruşturmanın varlığını dahi pasaport tahdidi için yeterli görmemiştir. Kaldı ki soruşturmanın dışında da bir neden varsa bunun deliller ile ortaya konması gerektiğini belirtmiştir.
Bu sebeple ortada yasal olarak kabul edilebilecek hiçbir somut delil gösterilmeden davacının ANAYASA İLE KORUNAN SEYAHAT VE ÇALIŞMA HÜRRİYETİ, SÜREKLİ VE BELİRSİZ BİR ZAMAN DİLİMİ İLE SINIRLANMAZ.
Müvekkilimiz hakkında ceza kovuşturması uzun süre önce sonuçlanmış ancak dosyadaki taraf sayısı nedeniyle henüz kesinleşmemiştir. Kovuşturma olması kişinin mahzurlu olarak değerlendirilmesine gerekçe olamaz. Buna karşın dava açılsa dahi Danıştay, kişi hakkında devam eden ceza davasının kişiyi “genel güvenlik bakımından mahzurlu” kılmayacağına hükmetmiştir: (Danıştay 10. Dairesi 24/02/2000 tarih ve E:1998/3035, K:2000/682)
Müvekkilimizin mahzurlu olup olmadığına ilişkin açıklama yapmamız hukuk devleti ilkesini belirlemiş bir ülkede yaşanmaması gereken bir durumdur. Zira ortada bir hâkim/mahkeme kararı bulunmamaktadır ve bu haliyle Anayasanın açık hükmü ihlal edilmektedir. Ancak her halükârda müvekkilimiz hakkında getirilen bu kısıtlama yerinde değildir ve iptal edilmelidir.
- Esas Hakkında
Müvekkilimiz yazılım mühendisi olup işi gereği yurt dışı bağlantılı çalışmaktadır. Müvekkilin işinde geri kalmaması ve kendini geliştirmesi için yurt dışında yapılan seminer, fuar, konferans vb etkinliklere katılması gerekmektedir. Müvekkil yurt dışına çıkışına engel tahdit kararını şirketi ile Kıbrıs’a gidecekken öğrenmiştir. Müvekkilin yurt dışına çıkamaması mevcut işinde de sorun olmakta işini kaybetme riski altındadır.
Müvekkil hakkında ceza kovuşturması uzun zaman önce sonuçlanmış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Bilindiği üzere HAGB mahkûmiyet hükmü değildir. O tarihten bu yana müvekkil hiçbir adli vakaya karışmamıştır. Sakıncalı olarak değerlendirilmesini gerektiren hiçbir durum bulunmamaktadır. Müvekkil işini yapamaz hale gelmiş, bu işlem nedeniyle işinden de olma ihtimali ortaya çıkmıştır. Bu mağduriyetlerin daha da artmaması için yürütmenin durdurulması akabinde işlemin iptalini talep ediyoruz.
- Yürütmenin Durdurulması
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız üzere davaya konu tahdit kararı Anayasa hükmüne aykırı olup hukuka açıkça aykırılık şartı gerçekleşmiştir. Müvekkilimizin işi gereği yurt dışına çıkması gerektiğinden ve tahdit nedeniyle mevcut işinden de olma ihtimali olduğunda telafisi imkânsız zararların oluşacağı izahtan varestedir. Yürütmenin durdurulmasına ilişkin kanunun aradığı her iki şart da gerçekleşmiş olduğundan ivedi olarak yürütmenin durdurulmasını talep ediyoruz.
TALEP VE SONUÇ
Yukarıda arz ettiğimiz ve resen tespit edilecek sebeplerle;
Müvekkilin hakkındaki idari tahdit kararının kaldırılması için İstanbul İl Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğüne yaptığı …/…/… tarih ve … sayılı başvurusuna cevap verilmeyerek zımnen reddine ilişkin işleminin ÖNCELİKLE YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA, Akabinde İPTALİNE Yargılamanın DURUŞMALI yapılmasına, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla talep ederim. …/…/…
Davacı Vekili
Ekler
…/…/… tarih ve …sayılı başvuru
Vekaletname

TAHDİT KODUNUN KALDIRILMASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ
TAHDİT KODU KALDIRILMASI DAVA DİLEKÇESİ HAZIRLANIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
- Görev ve yetkinin eksiksiz ve doğru şekilde tespit edilerek dilekçede yer verilmesi gerekmektedir.
- Tahdit kodu kaldırılmasına ilişkin dava açma süreleri dikkate alınmalıdır.
- Her somut olayın kendine özgü koşulları olduğu unutulmamalıdır. Dilekçe hazırlanırken somut olayın koşullarına uygun şekilde özenle hazırlanmalı ve dilekçe yazım ve şekil kurallarına uyulmuş olmalıdır.
- Yukarıdaki şablonlar yol gösterici olmakla birlikte her olayın kendine özgü koşullarının olduğu unutulmamalıdır. Bu bağlamda somut olayın özelliklerine uygun tahdit kodu kaldırılması dava dilekçesi hazırlanmalıdır.
- Dilekçede talep edilecek hususların eksiksiz yazılması gerekmektedir.
TAHDİT KODUNUN KALDIRILMASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ WORD İNDİR