Tazminat HukukuMÜCBİR SEBEP HALİ NEDİR

Mücbir sebep hali, insan iradesi dışında önlem alınmış olmasına rağmen meydana gelen ani ve beklenmedik olaylardır. Mücbir sebep halinin önceden öngörülebilme ihtimali de vardır ancak öngörülmüş olsa bile bu durumun önüne geçilmesi imkansız ya da çok güçtür. Mücbir sebep hali hukuki sorumlulukların yerine getirilmesini, bir hakkın kullanılmasını ya da sağlanmasını engelleyen bu nedenle de normal şartlar için öngörülmüş olan sorumlulukları değiştiren, ortadan kaldıran ya da meydana gelmesini geciktiren durumlardır.

Devlet politikaları da mücbir sebep sayılan hallerin etkisi ile değişebilmektedir. Yakın bir tarihte Türkiye Cumhuriyeti’nin başından geçmiş olan 6 Şubat 2023 depremi ve sonrasında yaşanan gelişmeler mücbir sebep sayılan hallerin örneklerinden sadece biridir. Daha öncesinde yaşanan Covid-19 pandemisi de keza öngörülemeyen ve önlem alınamayan olaylardan biriydi ve tüm dünyayı her yönden etkisi altına almıştı.

MÜCBİR SEBEP NEDİR?

Mücbir sebep hali hukuk aleminde bir görev, sorumluluk ya da sözleşmenin yerine getirilmesine insan iradesi dışında gerçekleşen bir durumun engel olmasını ifade eder. Türk hukukunda doğrudan mücbir sebebin tanımı yapılmamıştır. Bu boşluk da öğreti görüşleri ve içtihat kararları ile şekillenmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/90 Esas ve 2018/1259 Karar sayılı kararında mücbir sebep hali açıklanmıştır. Buna göre;

 “Sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlâline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doğal afetler mücbir sebep sayılır.”

MÜCBİR SEBEBİN ŞARTLARI NELERDİR?

Mücbir sebep halinin birtakım unsurları vardır. Bir olayın mücbir sebep sayılan haller kapsamında değerlendirilebilmesi için bakılabilecek ölçütler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/90 Esas ve 2018/1259 Karar sayılı kararında ele alınmıştır.

“Öncelikle mücbir sebep, zorlayıcı bir olaydır. Bu olay doğal, sosyal veya hukuki bir olay olabileceği gibi insana bağlı beşeri bir olay da olabilir. Bu olay, zarar verenin faaliyet ve işletmesi dışında kalan bir olay olmalıdır. Mücbir sebep nedeniyle zarar veren, bir davranış normunu veya sözleşmeden doğan bir borcu ihlal etmiş olmalıdır. Yine mücbir sebep, davranış normunun ihlali ya da borca aykırılığın sebebi olmalı ve kaçınılmaz bir şekilde buna yol açmış olmalıdır. Kaçınılmazlık kavramı, mücbir sebep yönünden karşı konulmazlık ve önlenemezlik kavramını da kapsar. Mücbir sebebin bir diğer unsuru ise öngörülmezliktir.’’

Kanunlar, yargıtay içtihatları ve öğreti görüşleri birlikte değerlendirildiğinde mücbir sebep halinin şartlarını şu şekilde sayabiliriz;

  1. Mücbir sebep hali zorlayıcı etkide olmalıdır. Olayın hangi kategoriler içerisinde olduğu önem arz etmemektedir. Sosyal, ekonomik, doğal vb. olabilir.
  2. Mücbir sebep halinin meydana gelmesinde bu durumdan etkilenen tarafların kontrolü olmamalı
  3. Bu mücbir sebep hali bir görev, sorumluluk veya sözleşmenin yerine getirilmesini engelleyecek nitelikte olmalıdır.
  4. Mücbir sebep hali kaçınılmaz olmalıdır. (Karşı konulamaz, önlenemez olması gereklidir.)
  5. Mücbir sebep halinin meydana geleceği hususu öngörülememeli öngörülüyor olsa bile engellenememeli.

GENEL MÜCBİR SEBEP HALLERİ NELERDİR?

Mücbir sebep sayılan halleri tek bir başlık altında sınırlandıramayız. Bu hususta verilmiş olan bir yargıtay kararına bakacak olursak;

Mücbir sebep halinin sınırları oldukça geniştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.3.1987 tarihli ve 1986/9-722 Esas ve 203 Karar sayılı kararında da bu durum ele alınmaktadır.

“İlliyet bağını kesen nedenler arasında gösterilen mücbir sebep, sorumlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, borcun ihlâline mutlak olarak kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Mücbir sebep çoğunlukla yıldırım düşmesi, kasırga, deprem, gibi bir doğa olayı olabileceği gibi bazen savaş, ihtilal, isyan gibi beşeri ya da sosyal bir olay, hatta ithal yasağı, kamulaştırma gibi hukuki bir olay da olabilir.”

  • Deprem
  • Sel
  • Yangın
  • Savaş
  • Salgın vb. durumlar mücbir sebep sayılan haller kapsamında değerlendirilebilir.

GENEL MÜCBİR SEBEP HALLERİNDE NE OLUR?

Mücbir sebep hallerinin varlığı halinde sorumluluk altında bulunan tarafın sorumluluğu ertelenir ya da ortadan kalkar. Bu durumun temel sebebi mücbir sebep halinin görev, sorumluluk ya da sözleşme ile kişi arasında var olan illiyet bağını kesmesidir. İlliyet bağı, nedensellik bağı, ortaya çıkan sonuç ile ortaya çıkaran olgu arasında var olan soyut bir bağı temsil eden terimdir. Ortada bir sorumluluğun var olabilmesi için bu bağın kesilmemiş olması gerekmektedir.

ÖZEL MÜCBİR SEBEP HALLERİ NEDİR?

Özel mücbir sebep halleri genel mücbir sebep hallerinden ayrılarak daha spesifik bir alanı işaret etmektedir. Bu sebepler genelde kanunlarda ya da uygulama yönetmeliklerinde yer almaktadır. Mücbir sebep halinin meydana gelmesi halinde oluşabilecek aksaklıkları en aza indirmek için bazı kanunlar önceden önlem alacak şekilde düzenlenmiştir. Bu kanunların başında Borçlar Kanunu, İş Kanunu, Vergi Kanunu vb. bulunmaktadır.

MÜCBİR SEBEP HALİ NEDİR

MÜCBİR SEBEP HALİ NEDİR

ÖZEL MÜCBİR SEBEP HALLERİ: BORÇLAR HUKUKU

Borcun üç kaynağı vardır: sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme.

Borçlar Kanunu madde 1 hükmünde sözleşmenin tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile kurulacağı açıklanmıştır. Bu irade açık bir şekilde karşı tarafa iletilebileceği gibi örtülü de olabilir.

Borç 3 ögeden oluşur;

  • Alacaklı
  • Borçlu
  • Edim (Yerine getirilmesi gereken, istenen şey.)

Borçlu ya da alacaklı birbirilerine karşı aynı ya da farklı edimlerde bulunmayı taahhüt edebilirler. Bu taahhüttün gerektiği gibi yerine getirilmesine ifa denir. Eğer taraflardan biri ifa yükümlülüğünü gereği gibi ifa edemezse ya kötü ifa olur ya da ifa edilemezlik meydana gelir.

Borçlu borcunu ödemez ya da alacaklı da borcun karşılığını yerine getirmez ise temerrüt durumu ortaya çıkacaktır. Temerrüt alacaklı temerrüttü ve borçlu temerrüttü olarak ikiye ayrılır. Böyle durumlarda borçlu ya da alacaklı temerrüt ya da ifa yükümlülüğünden kurtulabilmek için mücbir sebep hallerinden birini ya da birden fazlasını ileri sürebilir.

  • Tam İfa imkansızlığı

Borçlar Kanunu madde 136 hükmünde ‘’ Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.’’ İfadesi yer almaktadır. Bu hükme göre eğer taraflar borcu yerine getiremeyecekleri bir durumun içinde bulunurlarsa borçları sona erer. Bu durumda karşılık edinmiş olan bir taraf varsa bunu sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri iade etmelidir. Borçlu bu imkansızlığı alacaklıya gecikmeksizin bildirmelidir aksi halde artan zarardan sorumlu olacaktır.

  • Kısmi ifa imkansızlığı

Borçlar Kanunu madde 137 hükmünde ‘’ Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Ancak, bu kısmi ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer.’’  Burada önemli olan durum mücbir sebep halinin ne kadar etki ettiğidir. Kısmen imkansızlık halinde alacaklı kısmi ifaya razı olursa edim o oranda yerine getirilir. Alacaklı kısmi ifayı kabul etmez veya edim bölünemeyecek nitelikte ise bu durumda tam ifa imkansızlığı söz konusu olur.

  • Aşırı ifa güçlüğü

Borçlar Kanunu madde 138 hükmünde ‘’ Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.’’

Bu üç durum için de ortak olan nokta borçlu eğer kendi fiilleri ile bu sonuca neden olmamış ise yükümlülüklerinin hafifletildiği ya da ortadan kaldırıldığı görülmektedir.

BORÇLAR HUKUKUNDA MÜCBİR SEBEPLERİN SONUÇLARI

Borçlar Hukukunda borçlu hiç ve gereği gibi ifada bulunmazsa ve bunda kendi kusurunun olmadığını ispat etmezse bu durumdan sorumludur.

Mücbir sebep hali borçlunun iradesi dışında gerçekleşir ve borcun yerine getirilmesini engeller.

Borcun ifası imkansız hale gelirse;

  1. Borç sona erer ve borçlunun ifa yükümlülüğü ortadan kalkar.
  2. Meydana gelen durum nedeniyle geç teslim gerçekleşirse bu halde doğacak tazminat sorumluluğu ortadan kalkar.

Mücbir sebep hali geçici bir durum ise bu durum sona erene kadar borç askıda kalır. Borçlu meydana gelen bu durumu gecikmeksizin alacaklıya bildirmelidir.

Hakimden durumun koşul ve şartlarına uygun olarak uyarlama talep edilebilir.

ÖZEL MÜCBİR SEBEP HALLERİ: VERGİ HUKUKU

Vergi hukuku bir ülkenin gelir sisteminin işleyişini ve devamlılığı sürdüren sistemdir. Vergi, devletin kamu hizmetlerine harcamak amacıyla gerçek veya tüzel kişilerden aldığı miktarlardır. Oranlar her durum ve koşula göre farklılık göstermektedir.

Vergi hukukunda mücbir sebep halleri kanunda sayılmıştır. Vergi Usul Kanunu madde 13’te sayılan mücbir sebep halleri;

  • Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk;
  • Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler;
  • Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler;
  • Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması; gibi hallerdir.

Gibi hallerdir denmesinin nedeni mücbir sebep hallerinin çoğunun öngörülemeyeceği gerçeğidir. Bu durumu sınırlandırmak hukuk aleminde aksamalara neden olacaktır.

VERGİ HUKUKUNDA MÜCBİR SEBEPLERİN SONUÇLARI

Vergi hukukunda tarh ve tahsil zamanaşımı olarak iki tür zamanaşımı vardır. Tarh zaman aşımı 213 sayılı Vergi Usul Kanununda düzenlenmiştir. Tahsil zamanaşımı ise 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsilat Usulü Hakkında Kanunda yer almaktadır.

VUK Md. 114 düzenlemesinde ‘’ Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.’’ İfadesi yer almaktadır. Vergi Usul Kanununa göre Tarh zamanaşımı mücbir sebep ortadan kalkana kadar durmaktadır. Bu süreçte süreler işlememekte mücbir sebep sona erince süreler kaldıkları yerden devam etmektedir.

6183 sayılı Amme Alacakları Tahsilat Usulü Hakkında Kanunun 102. Maddesinde ‘’ Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.’’

Veri Usul Kanunu madde 15 hükmünde de belirtildiği üzere Mücbir sebep hali vergi zamanaşımlarını keser, bu durum ortadan kalkınca süreler tekrar işlemeye başlar.

6183 sayılı AATUHK gereğince yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, zararlı hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benzeyen afetler yüzünden zarara maruz kalan varlıklarının ve mahsullerinin en az üçte birini kaybedenler adına tahakkuk ettirilmiş ve afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili amme alacakları Cumhurbaşkanı karariyle kısmen veya tamamen terkin olunur. Bu durum meydana geldikten sonra 6 ay içinde ilgili idareye yazı ile başvuru yapılmalıdır.

Vergi zıyaı cezasında, cezanın bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu yılı izleyen yılbaşından itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir.

Özel usulsüzlük cezalarında zamanaşımı, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yıl başından itibaren 5 yıldır.

Usulsüzlük cezalarında ise tarh zamanaşımı, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yıl başından itibaren 2 yıldır. Ancak işlenen usulsüzlük fiili vergi zıyaı cezasının verilmesini gerektiren bir hali de içeriyorsa bu takdirde zamanaşımı süresi 5 yıl olacaktır.

Belirtilen süreler içerisinde ihbarnameler mükellefe tebliğ edilmez ise ceza zamanaşımı süresi işler ve zamanaşımı söz konusu olabilir.

Aynı zamanda mücbir sebep sayılan hallerin varlığı durumunda kanunda yer alan beyanname verme süreleri de değişecektir.

Yani mücbir sebep halinin varlığı ilgili idareye bildirilmeli bu sayede de hak kayıplarından kaçınılmalıdır. Bu konuda bir avukattan destek almak kişilerin en doğru yolu uygulamaları açısından önem arz edecektir.

İSTANBUL AVUKAT

VERGİ HUKUKUNDA MAHKÛMİYET MÜCBİR SEBEP SAYILIR MI?

Vergi Usul Kanununun 13. Maddesinde sayılan mücbir sebep halleri içerisinde tutukluluk hali de sayılmıştır. Bu durum değerlendirildiğinde kişi tutukluluk halinde mücbir sebep kapsamında değerlendiriliyor ise daha ağır sonuçları olan mahkumiyet de mücbir sebep hali sayılacaktır.

Medeni Kanun’un 407. Hükmünde özgürlüğü bağlayıcı cezanın kısıtlanma nedeni olabileceği düzenlenmiştir. Buna göre;

  • Kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği üzerine kısıtlanır veya kendisine kayyım atanır.
  • Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya malvarlığının korunması bakımından gerekli görülmesi hâlinde kısıtlanabilir. Cezayı yerine getirmekle görevli makam hapis cezasının infazına başlandığını derhâl vesayet makamına bildirir.

Bu durumda eğer mahkumiyet ile özgürlüğü kısıtlanmış vergi mükellefi kendisine temsilci atayabiliyor ise bu durumda vergi ödev ve sorumluluklarını yerine getirmelidir. Aksi takdirde kişiye bir temsilci atanana kadar bu durum bekletilir.

MÜCBİR SEBEBİN TİCARET HUKUKUNA ETKİLERİ

Tacir, bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişidir. Türk Ticaret Hukukunda basiretli tacir anlayışı hakimdir. Bunun anlamı Tacirler, sıradan bir insan gibi hareket etmemelidir. Piyasaya hakim olan bu kişiler değişen durum ve koşullara uyarlama yapabilmeyi bilmelidirler. Bu nedenle mücbir sebep hali değerlendirilirken bu husus dikkate alınmaktadır. Örneğin bir tacirin enflasyonu mücbir sebep sayılan hallerden olarak sunması ile bu durumda beklenmedik halden yararlanmak istemesi kabul edilememektedir.

MÜCBİR SEBEBİN İŞ HUKUKUNA ETKİLERİ

İş hukukunda mücbir sebep halinin varlığında iş sözleşmesinin gerekleri yerine getirilememektedir. İş kanununda genelde yer alan ifade zorlayıcı nedendir. İş sözleşmesinin feshedilebileceği haller arasında da mücbir sebep durumları sayılmıştır. İş Kanunu maddem25 hükmünde de bu durumu görebilir: ‘’ İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması.’’  haklı nedenle fesih sebebi sayılmıştır.

Durum ve koşullar mahkeme tarafından değerlendirilmelidir.

İDARE HUKUKUNDA MÜCBİR SEBEP         

İdare hukukunda mücbir sebep genel olarak idarenin sorumluluğunu ortadan kaldıran haller olarak düşünülmektedir. Mücbir sebep halinin varlığı idarenin sorumluluğunu ortadan kaldıracaktır. Danıştay kararları genel olarak incelendiğinde mücbir sebep kavramının sadece idarenin sorumluluğu için değil yükümlüler için de var olduğunu görebiliriz.

  • İdarenin sorumluluğunu kaldıran mücbir sebep halleri;

İdare hukuku kapsamında mücbir sebep hali idarenin iradesi ile öngörülemeyen ve önlenemeyen gelişmelerdir. Böyle durumların varlığı halinde kamu hizmetlerinin görülmesinde aksaklıklar meydana gelecektir.

Mücbir sebep halinin varlığı idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırır ancak idarenin özensiz, ihmalkar davranışı zararı arttırmış ise bu durumda idarenin sorumluluğuna gidilebilir.

İdare ile iş ve işlemlerde bulunacak özel hukuk kişileri için kanunda ayriyeten bir düzenleme bulunmamaktadır. Durumun şart ve koşullarına göre yorumlanması istenmektedir.

Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunun 10.maddesinde mücbir sebep halleri olarak kabul edilebilecek durumlar şu şekildedir;

  1. Doğal afetler,
  2. Kanuni grev,
  3. Genel salgın hastalık,
  4. Kısmî veya genel seferberlik ilânı,
  5. Gerektiğinde Kurum tarafından belirlenecek benzeri diğer haller.

İdarenin bu sayılan nedenleri mücbir sebep hali kapsamı içinde değerlendirebilmesi için bazı şartlar gerekmektedir;

  1. Yükleniciden kaynaklanan bir kusurdan ileri gelmemiş olması,
  2. Taahhüdün yerine getirilmesine engel nitelikte olması,
  3. Yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş bulunması.

Bu ve birçok kanunda idarenin mücbir sebep halinde alacağı reaksiyon düzenlenmiştir. İçtihat kararları da bu durumu tasdikler niteliktedir. Mücbir sebep halinin her şart ve koşulunun düzenlenebilmesi imkansız niteliktedir.

MÜCBİR SEBEP NASIL İLÂN EDİLİR?

Mücbir sebep hali, hukuki ödev ve sorumlulukların yerine getirilmesine engel olağan dışı durumlardır. Mücbir sebep halinin ilanı genelde yetkili otoriteler tarafından gerçekleştirilir.

  • Cumhurbaşkanlığı
  • Hazine ve Maliye Bakanlığı
  • Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı gibi kamu otoriteleri genel veya özel olarak mücbir sebep hali ilan edebilir.

Mücbir sebep halinin ilanı için gerekli olan olay dar bir alanda gerçekleşmiş ise bu durumda yerel yönetimler de mücbir sebep ilanı yapabilir.

Uluslararası mücbir sebep halleri de vardır, bunun en yakın örneği Covid-19 salgınıdır. Bu durumda dünya genelinde bir alarm durumu vardır ve yetkili merciiler buna uyumlu olarak güncellemeler yapmaktadır.

Eğer kişi özelinde bir mücbir sebep meydana gelirse (ölüm, hastalık, hükümlülük vb.) bu durumda yetkili kurum ve kuruluşlara bu durum gecikmeksizin bildirilmelidir.

SIKÇA SORULAN SORULAR

Mücbir Sebep Hali Nedir ve Ne Anlama Gelir?

Mücbir sebep hali, gerçek veya tüzel kişilerin doğrudan iradesi olmaksızın ortaya çıkan ani ve beklenmedik durumlardır. Bu mücbir sebep sayılan hallerin varlığı kişilerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmesini engellemektedir. Böyle zamanlarda kanunun öngördüğü şekilde, bazı durumlarda kanuni süreler uzatılmakta, yükümlülükler değişmekte ya da ortadan tamamen kalkmaktadır.

Mücbir sebep sayılan haller sınırlı olarak sayılamayacağı gibi bazıları şunlardır;

  • Deprem
  • Sel
  • Salgın
  • Yangın
  • Ölüm
  • Tutukluluk vb.

Mücbir Sebep Halinde Ne Olur?

Mücbir sebep halinin varlığı durumunda hukuki ödev ve sorumluluklar için öngörülmüş olan prosedürler ve süreler ya askıda kalır ya da tamamen ortadan kalkar.

Deprem Mücbir Sebep Sayılan Hallerden Midir?

Mücbir sebep halleri herhangi bir kanunda sınırlı olarak sayılmamıştır. Kanunlar, yargıtay içtihatları ve doktrin görüşleri ile şekillenen bu durumlar olayın hal ve koşullarına göre tekrar tekrar yorumlanmaktadır. Bu durumda Türkiye’de ve dünyada en çok meydana gelen doğa olaylarından biri olan deprem, mücbir sebep hali sayılabilmektedir.

Mücbir Sebep Hali Öngörülebilir Mi?     

Mücbir sebep hali, istem dışı meydana gelen ani ve beklenmedik olaylardır. Bu beklenmemezlik tamamen durumdan habersiz olmak anlamını taşımaz. Örneğin çok yağış alan bir bölgede derenin kenarına yapılaşma gerçekleştirildiyse bir gün orada sel olabileceği ihtimali vardır. İnsanlar seli önlemek için ellerinden gelen her şeyi yapsalar bile o sel önlenemeyebilir. Bu durumda mücbir sebep halinin varlığından söz edilebilir.

Mücbir Sebep İlan Edilirse Ne Olur?

Mücbir sebep halinin varlığı kişilerin hukuki ödev ve sorumluluklarını yerine getirmelerinde aksamalara neden olacağı için bu durumda bazı süre ve süreçler askıda kalır, işlemez.

Deprem Bölgesinde Mücbir Sebep Ne Zaman Bitiyor?

6 Şubat 2023 depremi ile birlikte depremden etkilenen illeri kapsayacak şekilde mücbir sebep ilanı gerçekleştirildi. Bu durum bazı hukuki ödev ve yükümlülüklerde sürelerin uzatılmasına neden oldu.

Depremden ağır şekilde etkilenen Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Gaziantep’in Islahiye ile Nurdağı ilçelerinde uygulanan mücbir sebep halinin süresi 30 Kasım 2024 tarihine kadar uzatıldı. Normal şartlar altında bu süre 31 Ağustos 2024 tarihinde sona erecekti. Ayrıca bu kapsamından 2023 ve 2024 yılına ait belirli borçlarda faizsiz taksitlendirme imkanı sunulacağı Çalışma ve Sosyal Politikalar bakanı tarafından belirtilmiştir.

SİBEL KARAAHMETOĞLU

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment