Ceza HukukuHALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VEYA AŞAĞILAMA SUÇU

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VEYA AŞAĞILAMA SUÇU

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu kamu barışını tehlikeye sokan suçlar yer alır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesi, bu suça yönelik yaptırımların yer aldığı kanun maddesidir. Suç nitelikli hali ile işlendiğinde ise Türk Ceza Kanunu’nun 218’inci maddesinde yer alan yasal düzenlemeye bakılır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu uyarınca kamu barışına karşı suçlar kapsamında halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu için öngörülen cezalar, suçun basit ya da nitelikli haline göre değişmektedir. Günümüzde dijital teknolojilerin yaşamın her alanında kullanılıyor olması, haberleşme ve iletişimde zaman ve mekân kavramını ortadan kaldırmaktadır.

Kullanıcılar diledikleri yerden ve istedikleri zaman diliminde internet aracılığı ile her tür görüşlerini paylaşabilmektedir. Sosyal medya platformlarını etkin olarak kullanan bireylerin yazılı ve görsel içerikler paylaşmak suretiyle toplumu fiilen harekete geçirme potansiyeli vardır. Bazı suç tiplerinin düzenlenmesi bu nedenlere dayandırılırken, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu da bunlar arasında yer almaktadır.

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu işlenirken, failin halkı tahrik etme amacı taşıması gerekir. Suça yönelik yargılamada, tahrik eden failin, halkı kin ve düşmanlığa sevk etme amacına sahip olup olmadığına dikkat edilir. Bu yazımızda, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçuna ilişkin merak edilen hususları ve bu suçun ifade özgürlüğünden ayrılan yanlarını inceleyeceğiz.

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VEYA AŞAĞILAMA SUÇU NEDİR?

İnsanlar bir arada yaşarken farklı dil, din, ırk, mezhep, cinsiyet veya inançlara sahip olabilirler. Bu ve benzeri farklılıklar nedeniyle, toplumun bir kesimi diğer kesimi tarafından ayrımcılığa uğradığında ya da aşağılandığında kamu düzeni bozulabilir. Hakaret ve ayrımcı söylemler, kamu düzeninin bozulmasında önemli bir etkiye sahiptir.

Bu tür fiillerin gerçekleşmesi durumunda, kamu düzeninin yeniden sağlanabilmesi için yasal müdahale gereklidir. Hukukun varlığı, toplumsal yaşamın belirli bir düzen içinde devam etmesi açısından büyük önem taşır. Halkı kin ve düşmanlığa sevk etme veya aşağılama suçu basit olarak işlenebileceği gibi, daha ağırlaştırıcı unsurların varlığıyla nitelikli biçimde de işlenebilir. TCK 216 ve TCK 218, bu suçun basit ve nitelikli halleri için başvurulan kanun maddeleridir.

Suç nitelikli şekilde işlendiğinde, verilen cezalar daha ağırdır. Kamu düzenine karşı işlenen suçlar arasında yer alan halkı kin ve düşmanlığa sevk etme veya aşağılama suçu, TCK 216’da düzenlenmiştir. Bu bağlamda, halkın bir kesimi din, dil, ırk veya sosyal sınıf farklılıkları nedeniyle diğer bir kesim aleyhine kamu güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde kışkırtıldığında cezai yaptırım uygulanır.

Bu yaptırım, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olabilir. Eğer fail, halkın bir kesimini alenen din, dil, ırk veya mezhep farklılıkları nedeniyle aşağılarsa, altı ay ila bir yıl arasında hapis cezasına çarptırılabilir. Kamu düzeninin ihlali temel alınarak, fail halkın bir kesimini sahip olduğu dini değerler nedeniyle alenen aşağıladığında da benzer şekilde altı ay ila bir yıl arasında hapis cezası alabilir.

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VEYA AŞAĞILAMA SUÇUNUN UNSURLARI NELERDİR?

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçunun unsurları arasında çeşitli kavramlar bulunmaktadır. Bu kavramlar; din, ırk, sosyal sınıf, halk, bölge, tahrik, mezhep, kin ve düşmanlık olarak sıralanabilir. Kamu düzeni, bu suçun korunmayı hedeflediği hukuki değeri temsil eder. Hukuki değerler, ceza hukuku ile koruma altına alınmaya çalışılan, soyut nitelikteki unsurlardır.

Bir suçun işlenmesi ve suçun konusu zarara uğradığında tehlike suçları ve zarar suçları arasında bir ayrım yapmak gerekir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçu bağlamında, bu eylem gerçekleştirildiğinde yakın ve belirgin bir tehlikenin mevcut olması gerekir. Bu tür suçlarda, kamu güvenliğinin fiilen bozulup bozulmadığına bakılmaz. Önemli olan, tahrikin yakın ve belirgin bir tehlikeye yol açıp açmadığıdır.

Bu suç bir zarar suçu değil, tehlike suçu olarak kabul edilir. Tehlike suçlarının özelliği, failin zararın gerçekleşmesi gerekmeden cezalandırılabilmesidir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçu, somut tehlike suçu olarak nitelendirilir. Bu suçun maddi unsurları arasında fiil, fail ve mağdur bulunur.

TCK 218’e göre, suç basın ve yayın yoluyla işlendiğinde ağırlaştırılmış hale gelir ve cezada artış yapılır. Din, kişinin kutsal varlıklarla bağlılığını ve inancını ifade eder. Dinlerin, mensupları arasında manevi bir bütünlük yaratma özelliği vardır. Aynı dine mensup kişiler arasında kin ve düşmanlık yaratılması mümkün değildir.

Buna ek olarak, mezhep farklılıkları üzerinden de kin ve düşmanlık yaratılması suç olarak kabul edilir. Genetik olarak aktarılmış bedensel özelliklerin tamamı ırkı tanımlar. Toplumun bir kesiminin, diğer kesim karşısında ırksal farklılıklar nedeniyle kışkırtılması veya aşağılanması da suç teşkil eder.

Toplumdaki çeşitli gruplar, sosyal sınıf olarak adlandırılır. Toplumsal yapının içinde kendiliğinden oluşmuş, kendi içinde organize olmadan varlığını sürdüren büyük insan toplulukları da sosyal sınıf olarak kabul edilir. Halk, ortak duygular, manevi değerler, çıkarlar ve ideolojiler etrafında birleşen bireylerden oluşan topluluğu ifade eder.

Bölge, idari ve ekonomik bağlamda belirlenmiş toprak parçasını ifade eder. Ayrıca, iklim koşulları ve toprağın özelliklerine göre tanımlanan yerleşim birimleri de bölge olarak kabul edilir. Başkalarını belirli bir davranışa yönlendirmeye yönelik açık psikolojik baskı içeren eylemler kışkırtma olarak tanımlanır. Dinler içinde ortaya çıkan anlayış farklılıkları mezhepleri meydana getirir.

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçunun unsurlarından biri de mezheptir. Kin, bir kişiye veya duruma karşı hissedilen, intikam alma arzusu ile ortaya çıkan yoğun olumsuz duyguları ifade eder. Düşmanlık ise bir kişiye veya olaya yönelik tasarlanarak zarar verme amacı güden husumetle bağlantılı eylemlerdir.

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VE AŞAĞILAMA SUÇUNUN HAREKET UNSURLARI

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suçun temel hareket unsurları, belirli fiillerin işlenmesi ve bu fiillerin toplumda bir kesimi diğer kesim aleyhine kışkırtması ya da aşağılamasıdır. Suçun oluşabilmesi için bu hareketlerin somut ve açık bir şekilde kamu barışını tehdit eden veya bozabilecek düzeyde olması gerekir.

Bu suça ilişkin hareket unsurları şunlardır:

  1. Tahrik Fiili

Tahrik, halkın bir kısmını diğer kısmı aleyhine kin ve düşmanlık beslemeye yönlendiren, kışkırtıcı bir eylemi ifade eder. Burada önemli olan, tahrikin kamu güvenliği açısından yakın ve açık bir tehlike yaratmasıdır. Tahrikin amacı halkın belirli bir grubunu karşı gruba karşı kin ve nefret duyguları ile doldurmak ve düşmanlık yaratmaktır. Bu fiil, sözlü ifadeler, yazılı materyaller, sosyal medya paylaşımları ya da diğer kışkırtıcı eylemlerle gerçekleştirilebilir.

  1. Aşağılama Fiili

Aşağılama, toplumun bir kesimine karşı hakaret içerikli, küçültücü, onur kırıcı ifadeler kullanmaktır. Bu fiil, dini, etnik, mezhepsel ya da sosyal sınıfsal farklılıklar üzerinden yapılabilir. Aşağılama, bir grubun alenen kötülenmesi, hor görülmesi ya da değersizleştirilmesi şeklinde tezahür eder. Aşağılama fiilinin de alenen işlenmesi ve toplumsal huzuru bozma potansiyeli taşıması gerekir.

  1. Dini, Etnik, Sosyal veya Mezhepsel Temelli Hareketler

Suçun işlenmesinde hareket unsurlarının temelinde, toplumun din, dil, ırk, mezhep, sosyal sınıf gibi hassasiyetleri bulunur. Halkın bu farklı özellikleri üzerinden yapılacak her türlü kışkırtma veya aşağılayıcı ifade, bu suçun hareket unsurlarını oluşturur. Bu bağlamda, bir topluluğun dini değerleri ile alay etmek, ırksal ya da mezhepsel farklılıklarını aşağılayıcı bir şekilde eleştirmek suçun kapsamına girer.

  1. Aleniyet

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunun alenen işlenmesi gerekir. Suçun aleniyet unsuru, failin bu fiilleri geniş bir kitleye yönelik yapması ve bu kitlenin bu fiillerden haberdar olmasının mümkün olması anlamına gelir. Bu yüzden, suçun işlenme aracı olarak basın, sosyal medya, mitingler veya toplu gösteriler kullanılabilir. Özellikle dijital platformlar, bu suçun işlenmesinde yaygın bir araç haline gelmiştir.

  1. Kamu Barışını Tehdit

Bu suçun işlenebilmesi için hareketlerin kamu düzenini tehdit etmesi veya tehlikeye sokması gerekir. Yani, suç sadece bireylere karşı işlenen bir hakaret suçu değil, kamu barışını hedef alan bir kışkırtma suçu olarak değerlendirilir. Yakın ve somut bir tehlikenin varlığı suçun unsuru olarak aranır. Bu tehlike gerçekleşmese bile, söz konusu fiilin potansiyel olarak kamu düzenini tehdit edecek nitelikte olması yeterlidir.

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun nitelikli hali 218. Maddede düzenlenmiştir. Bu maddeye göre halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun basın-yayın organları ya da internet aracılığıyla işlenmesi halinde, suçun nitelikli hali söz konusu olur ve ceza yarı oranında artırılarak uygulanır. Ancak, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları ifade özgürlüğü kapsamına girmekte olup halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunu oluşturmamaktadır.

DİNİ DEĞERLERİ AŞAĞILAMA SUÇU (TCK-216/3)

Yargıtay’ın içtihatlarına göre, dini değerleri aşağılama suçunun (TCK m.216/3) unsurları şu şekilde sıralanmaktadır:

TCK’nın 216/3. maddesinde düzenlenen “dini değerleri aşağılama” suçunun fiili unsuru; halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri kamu barışını bozmaya uygun şekilde alenen aşağılamaktır. Burada geçen dini değerlerden kasıt, inanç sistemi, dini liderler, ibadet yerleri ve şekilleri gibi o dine mensup kişilerce kutsal kabul edilen her türlü değer anlaşılmalıdır. Madde metninde esas alınan hareket unsuru, dini değerlerin aşağılanmasıdır. Doktrinde aşağılamak; “değersizleştirmek, anlamsız, gereksiz ve önemsiz olduğunu öne sürerek bireylerdeki saygı ve güven duygularını sarsmak” olarak açıklanmaktadır. Bu aşağılamanın mutlaka aleni olarak yapılması gerekmektedir, aleniyet suçun temel unsurunu oluşturur.

Her türlü aşağılama, 216/3. maddesinde düzenlenen suçu meydana getirmez; bu aşağılama aynı zamanda kamu barışını bozmaya elverişli nitelikte olmalıdır. Kamu barışını bozmaya elverişli olmaktan kasıt ise, aşağılama eyleminin bireylerin barış içinde, hukuk düzenine uygun bir toplumda yaşadıklarına dair inancını zedelemesi veya bu zedelenmenin somut bir biçimde ortaya çıkma ihtimalinin bulunmasıdır.

Bu bağlamda, suç bir tehlike suçu olarak kabul edilir. İlgili eylemin gerçekleştirilmesi ile halkın dini değerlerinin gerçekten aşağılandığı duygusuna kapılması önemli değildir; objektif olarak eylemin aşağılama niteliği taşıması yeterlidir. Ayrıca, bu suç somut tehlike suçu olarak değerlendirilmelidir. Dolayısıyla, hakim kararında suça konu eylemin ne şekilde kamu barışını bozmaya elverişli olduğunu tartışmak zorundadır. Başka bir deyişle, dini değerlerin her türlü aşağılama fiili bu suçu oluşturmaz; aynı zamanda bu aşağılama kamu barışını bozmaya uygun olmalıdır.

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK SUÇU VEYA AŞAĞILAMA SUÇU VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ARASINDAKİ İLİŞKİ

İfade özgürlüğü, bireylerin düşüncelerini serbestçe dile getirebilme hakkı olup, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir. Hem ulusal hem de uluslararası hukuk sistemlerinde ifade özgürlüğü temel bir insan hakkı olarak korunmaktadır. Türkiye Anayasası’nın 26. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. maddesi bu hakkı güvence altına almıştır. Ancak ifade özgürlüğü mutlak bir hak değildir; kamu düzeninin ve başkalarının haklarının korunması amacıyla belirli sınırlamalara tabi tutulabilir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu ve Sınırlar:

Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinde düzenlenen halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamalardan biridir. Bu madde, toplumun belirli bir kesimini diğer kesimine karşı kin, nefret ve düşmanlığa teşvik eden ya da toplumsal barışı bozma potansiyeli taşıyan aşağılayıcı ifadeleri cezalandırmayı hedefler.

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunun amacı, kamu düzenini korumak, toplumsal barışı muhafaza etmek ve toplumu oluşturan farklı gruplar arasında ortaya çıkabilecek nefret söylemlerine karşı tedbir almaktır. Ancak bu tür düzenlemeler, ifade özgürlüğünün ihlali olarak da görülebilir, dolayısıyla her iki hakkın dengelenmesi gerekmektedir.

İfade Özgürlüğü ve Sınırları:

AİHS 10. maddesi ve Anayasa’nın 26. maddesi uyarınca ifade özgürlüğü; bireylerin, düşünce ve kanaatlerini serbestçe açıklama, yayma ve başkalarına aktarma hakkını kapsar. Ancak bu özgürlük, başkalarının haklarını, kamu düzenini, milli güvenliği ve genel ahlakı koruma amacıyla sınırlanabilir. İfade özgürlüğü, bir düşüncenin şok edici, rahatsız edici veya aykırı olması durumunda bile korunabilir. Fakat nefret söylemi, kamu düzenini bozabilecek ve toplumsal barışı zedeleyebilecek nitelikte olduğunda bu özgürlük sınırlandırılabilir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu Bağlamında İfade Özgürlüğünün Sınırlandırılması:

İfade özgürlüğü ile halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu arasındaki ilişki, hukuki olarak incelemeyi gerektiren bir dengeyi temsil eder. Yargı organları, bir ifadenin halkı kin ve düşmanlığa tahrik edip etmediğini değerlendirirken şunlara dikkat eder:

  1. İfadenin içeriği: İfade edilen görüşler, belirli bir grubu diğer gruba karşı açıkça düşmanlığa ve nefrete mi teşvik ediyor?
  2. Kamu düzenine etkisi: İfade, toplumda ciddi bir tehlike oluşturuyor mu? Kamu barışını bozma potansiyeli var mı?
  3. Sosyal bağlam: İfade edilen görüşlerin hangi sosyal ve politik ortamda dile getirildiği önemlidir. Toplumsal gerginlikler veya etnik, dini çatışmaların yaşandığı bir ortamda yapılan açıklamalar, daha ağır sonuçlara yol açabilir.
  4. Aleniyet unsuru: İfadenin kamuya açık bir alanda, geniş bir kitleye ulaşacak şekilde yapılmış olması da suçun oluşumunda belirleyici bir unsurdur.

SUÇUN BASIN YOLUYLA İŞLENMESİ

Gazeteler, televizyonlar, dergiler, internet siteleri ya da sosyal medya platformları üzerinden yapılan kışkırtma ve aşağılama eylemleri, suçun daha geniş bir alana yayılmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla eğer halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, basın-yayın organları ya da internet aracılığıyla işlenirse, suçun nitelikli hali meydana gelir ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun cezası ağırlaştırılır.

SUÇUN MUHAKEMESİ, ZAMANAŞIMI VE ŞİKÂYET SÜRESİ

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunda soruşturma aşaması ihbar veya kendiliğinden başlatılır. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, şikâyete bağlı suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından kendiliğinden soruşturulur, bu suçlara dair herhangi bir şikâyet süresi bulunmamaktadır.

Şikâyetten vazgeçilmesi ceza davasının düşmesine yol açmaz. Suç, dava zamanaşımı süresi dikkate alınarak her zaman soruşturulabilir. Bu suçun soruşturması kendiliğinden yapılır; yani şikâyet zorunlu değildir. Soruşturma aşamasında savcı, yeterli delilin bulunduğuna kanaat getirirse iddianame hazırlayacaktır. Aksi durumda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilecektir. Halk arasında bu karara “takipsizlik kararı” da denir. Savcının iddianame düzenleyebilmesi için, suçun işlendiğine dair yeterli şüphe olması gerekmektedir. Bu şüphe şartının aranmasının sebebi, yargı sisteminin gereksiz davalarla meşgul edilmemesi ve kişilerin gereksiz yere yargılanmamasıdır.

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, şikâyete tabi suçlar arasında bulunmadığı için savcılık tarafından kendiliğinden soruşturulur ve bu suçlar için herhangi bir şikâyet süresi bulunmamaktadır. Şikâyetten vazgeçilmesi, ceza davasının düşmesine neden olmaz. Suç, dava zamanaşımı süresi göz önünde bulundurularak her zaman soruşturulabilir.

Dava zamanaşımı, suçun işlenmesinden itibaren belirli bir süre geçmesine rağmen dava açılmamış veya dava açılmış ancak yasal süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesine neden olan bir ceza hukuku mekanizmasıdır. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçuyla ilgili yargılamalarda, dava zamanaşımı süresi 8 yıl olarak belirlenmiştir. Suç bu süre içinde her zaman soruşturulabilir, ancak zamanaşımı süresi geçtikten sonra soruşturma yapılamaz.

TCK-218, ORTAK NİTELİKLİ HAL VE SUÇUN CEZASI

Kamu barışının korunması için çeşitli suçlara karşı kanun aracılığıyla yaptırımlar uygulanmaktadır. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu da bu tür suçlardan biridir ve kamu barışını tehlikeye atabilecek bir suç olarak kabul edilir. Bu suç işlendiğinde, suçun basit veya nitelikli hali göz önünde bulundurularak ceza verilir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu taksirle işlenebilen bir suç değildir.

Bu suçlar, doğrudan veya olası kastla işlenebilen kasti suçlar arasında yer almaktadır. Fail, suçu işlerken kast ile hareket etmeli ve bu fiili aleni bir şekilde gerçekleştirmelidir. Tahrik, kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlike yarattığında suç olarak değerlendirilir. Aşağılama eylemi, kamu barışını bozmaya yönelik olduğunda somut bir tehlike olarak görülür.

Failin kastı bu unsurları kapsadığında cezalandırılır. Suçun basit hali ile işlendiği durumlarda verilen cezalar 1-3 yıl aralığında hapis cezası olabilir. Halkın bir kesiminin aşağılanması veya dini değerlerin aşağılanması durumunda ise ceza 6 ay-1 yıl arasında hapis cezası şeklinde uygulanabilir.

ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

Yargıtay Kararı- 5. CD., E. 2021/946 K. 2021/1409 T. 25.3.2021

Terör örgütü propagandası yapmak, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Hükümetini alenen aşağılama ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçlarından şüpheli … hakkında yapılan soruşturma esnasında, şüphelinin milletvekili olduğundan bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 15/08/2017 tarihli ve 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 161/9. maddesi gereğince dosyanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine dair Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 24/09/2019 tarihli ve 2019/49876 soruşturma, 2019/3884 sayılı yetkisizlik kararını müteakip,

bu kez terör örgütü propagandası yapmak ve suçu ve suçluyu övme suçlarından şüpheli hakkında, 04/06/2020 tarihinde milletvekilliğinin düşmüş olduğu ve milletvekili sıfatını taşımadığından bahisle, suç yeri bakımından dosyanın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 24/06/2020 tarihli ve 2020/105962 soruşturma, 2020/9451 sayılı yetkisizlik kararı üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili savcılık olarak belirlenmesine dair merci Ankara Batı 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/07/2020 tarihli ve 2020/786 Değişik iş sayılı Kararının;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 161/9. maddesinde yer alan, “(Ek: 15/8/2017-KHK-694/146 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/141 md.) Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve bu yer ağır ceza mahkemesine aittir. Soruşturmayı Cumhuriyet Başsavcısı veya görevlendireceği vekili bizzat yapar. Başsavcı veya vekili, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından soruşturmanın kısmen veya tamamen yapılmasını isteyebilir.

Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı zorunlu olan delilleri toplar ve gerekmesi hâlinde alınacak kararlar bakımından bulunduğu yer sulh ceza hâkimliğinden talepte bulunur.” şeklindeki düzenleme uyarınca, milletvekillerinin seçimden önce veya sonra işlediği iddia olunan suçlara ilişkin soruşturma yapma yetkisinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ait olduğu, söz konusu madde metninin uygulanabilmesi için ilgilinin soruşturma sırasında milletvekilliği sıfatının devam ediyor olmasının gerektiği, somut olayda milletvekili sıfatına haiz olduğu 10/08/2019 tarihinde belirtilen suçları işlediği iddia

edilen şüpheli … hakkında yürütülen soruşturma esnasında, adı geçen şüphelinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 04/06/2020 tarihinde milletvekilliğinin düşürüldüğü ve milletvekili sıfatının kalmadığının anlaşıldığı, bu nedenle şüpheli hakkında genel yetki hükümlerine göre suçun işlendiği yer olan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 09/12/2020 gün ve 94660652-105-06-15353-2020-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet .Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte gönderilmekle gereği düşünüldü:

Şüpheli …’nın soruşturmanın başladığı 12/09/2019 tarihinde milletvekili sıfatının devam ettiği dikkate alınarak, Ankara Batı 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23/07/2020 tarihli ve 2020/786 Değişik iş sayılı Kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, bu karara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE 25/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VEYA AŞAĞILAMA SUÇU

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VEYA AŞAĞILAMA SUÇU

HARBİYE HUKUK BÜROSU OLARAK CEZA HUKUKUNA YÖNELİK HİZMETLERİMİZ

Ceza davaları hassas ve karmaşık hukuki süreçlerdir. Ceza hukuku avukatı, tarafların haklarını korumakta önemli bir rol oynarlar. Hakkınızda açılmış veya sizin açtığınız ceza hukukunu ilgilendiren uyuşmazlıklarda kaliteli ve iyi bir hizmet almak her zaman en güveniliridir. Harbiye Hukuk Bürosu olarak uzman ve tecrübeli avukat kadromuzla müvekkillerimizin ceza hukukundan doğan uyuşmazlıklarını en hızlı şekilde sonuçlandırmak ve menfaatlerini korumak bizim önceliğimizdir. Ceza hukuku uyuşmazlıklarından doğan davalarda ve ceza hukukunu ilgilendiren pek çok alanda da hizmet vermekte olup müvekkillerimize çok yönlü bir hukuki koruma ve uyuşmazlık çözümü sunmayı amaçlamaktayız

SIKÇA SORULAN SORULAR

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik nedir?

Kamu düzeninin bozulmasına neden olan suçlardan biri de halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçudur. Toplumun çeşitli din, ırk, mezhep, cinsiyet ya da inanç gruplarının, diğer gruplara karşı ayrımcı ifadelerle kışkırtılmasıdır.

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu kaç yıl?

Suçun basit hali işlendiğinde 1 ila 3 yıl arasında hapis cezası öngörülür. Halkın bir kesimine veya dini değerlere hakaret edildiği durumlarda ise 6 ay ila 1 yıl arasında hapis cezası verilebilir. Suç nitelikli şekilde işlendiğinde ise cezada artış yapılır.

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu nereye şikâyet edilir?

Bu suç, şikâyete bağlı suçlar arasında yer almaz. Savcılık tarafından re ‘sen soruşturulan halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu için şikâyet süresi bulunmamaktadır.

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu katalog suç mu?

Katalog suçlar, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda belirli koruma tedbirlerinin uygulanabileceği sınırlı sayıdaki suçları ifade eder. Özellikle tutuklama sebepleri, teknik takip ve iletişimin dinlenmesi gibi işlemler açısından katalog suçlar büyük önem arz eder. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, kamu barışını tehlikeye sokan suçlar kategorisinde yer alır.

Nil KÜLEGE

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment