Boşanma, evlilik birliğini hukuken sona erdiren ve taraflar için önemli hukuki ve mali sonuçlar doğuran bir süreçtir. Evlilik birliğinin devamını imkânsız kılan durumlarda boşanma davası açmak, tarafların hem haklarını korumaları hem de süreci yasal çerçevede yürütmeleri açısından önem taşımaktadır. “Boşanma Davası Nasıl Açılır?” başlıklı bu makalede, boşanma sürecine dair bilinmesi gereken temel adımlar anlatılmaktadır. Boşanma davasının dayandırılabileceği hukuki sebepler, yetkili mahkeme seçimi, dava dilekçesinin hazırlanması ve başvuru sırasında yapılması gereken işlemler detaylı bir şekilde ele alınmaktadır.
İÇİNDEKİLER
- BOŞANMA DAVASI NEDİR?
- BOŞANMA DAVASI AÇMA ŞARTLARI NELERDİR?
- ÇEKİŞMELİ VE ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI ARASINDAKİ FARKLAR
- BOŞANMA DAVASI AÇMAK İÇİN GEREKLİ BELGELER NELERDİR?
- BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR?
- ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR? ADIM ADIM REHBER
- ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR? ADIM ADIM REHBER
- BOŞANMA DAVASINDA HAK TALEPLERİ NASIL YAPILIR?
- BOŞANMA DAVASI AÇMAK İÇİN İZLENMESİ GEREKEN ADIMLAR
- BOŞANMA DAVASI NE KADAR SÜRER?
- BOŞANMA DAVASINDA DELİL VE TANIKLARIN ÖNEMİ
- BOŞANMA DAVASINDA HUKUKİ DANIŞMANLIK VE AVUKATIN ROLÜ
- BOŞANMA DAVASI SONUCU MAHKEME KARARINA İTİRAZ SÜRECİ VE İSTİNAF
- BOŞANMA DAVASI SONUCU MAHKEME TARAFINDAN HÜKMEDİLEN KARARLARIN İCRASI
- BOŞANMA DAVASI İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR
- Boşanmak İsteyen Biri İlk Ne Yapmalı?
- Boşanma Davası Açmak İçin Ne Kadar Para Gerekir?
- Adliyeye Gitmeden Boşanma Davası Nasıl Açılır?
- Tek Celsede Boşanmak İçin Ne Yapmalı?
- Param Yok Nasıl Boşanma Davası Açabilirim?
- Ücretsiz Boşanmak İçin Nereye Başvurulur?
- Boşanmak İçin İlk Nereye Gidilir?
- Boşanma Davası Nasıl Açılır?
- Boşanma Davası Hangi Mahkemede Açılır?
- Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?
- Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl Açılır?
- Boşanma Davası Açmak İçin Gerekli Belgeler Nelerdir?
- Boşanma Davası Süreci Ne Kadar Sürer?
- Boşanma Davasında Avukat Tutmak Zorunlu Mu?
- Boşanma Davasında Çocukların Velayeti Nasıl Belirlenir?
- Boşanma Davasında Nafaka Nasıl Talep Edilir?
- Boşanma Davasında Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?
- Hangi Durumlarda Boşanma Davası Reddedilir?
- Boşanma Davası Açarken Hangi Nedenler İleri Sürülebilir?
- Avukatsız Boşanma Davası Ne Kadar Tutar?
- E Devletten Boşanma Davası Nasıl Açılır?
- Boşanma Davası İçin Tanık Göstermek Zorunlu Mu?
- Boşanma Davasında Geçici Velayet Nasıl Alınır?
- Boşanma Davasında Tazminat Talep Edilebilir Mi?
- Boşanma Davası Açmak İçin Ne Kadar Harç Ödenir?
- Boşanma Davası Açmadan Önce Arabuluculuk Zorunlu Mu?
- Boşanma Davasında Mahkeme Kararı Nasıl Temyiz Edilir?
- Yurt Dışında Boşanan Biri Türkiye’de Yeniden Boşanma Davası Açabilir Mi?
BOŞANMA DAVASI NEDİR?
Boşanma davası, evlilik birliğinin hukuken sona erdirilmesi amacıyla, kanunda öngörülmüş bir sebebe dayanarak bir eşin diğerine karşı mahkemeye başvurduğu bir dava türüdür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma, ancak mahkeme kararı ile gerçekleşebilir. Aynı zamanda kanunda öngörülen boşanma sebepleri, farklı sınıflandırmalara tabi tutulmaktadır. Boşanma davası sonucunda boşanmanın gerçekleşmesi için tarafların evlilik birliğini sürdürmesinin imkânsız hale geldiğinin tespit edilmesini gerekmektedir. Ancak bazı sebeplerde evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi koşulu aranmamaktadır. Bu tür sebepler mutlak boşanma sebepleridir. Evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi koşulunun arandığı boşanma sebepleri ise nispi boşanma sebepleridir.
Türk Medeni Kanunu, boşanma davalarını ayrıca iki ana kategoriye daha ayırmaktadır. Bunlar, özel ve genel sebeplere dayalı boşanma sebepleridir. Özel boşanma sebepleri, Kanun’da özel olarak düzenlenmiş olup bu sebepler zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, terk ve akıl hastalığıdır. Genel boşanma sebebi ise evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır. Eşlerin evlilik birliğini sürdürememesi durumunda genel sebebe dayanılarak boşanma talep edilebilmektedir. Boşanma sebeplerinin özel ve genel olarak ikiye ayrılması ispat açısından önem taşımaktadır. Boşanma sürecinde mahkeme, tarafların maddi ve manevi menfaatlerini dengelemekle yükümlüdür ve aynı zamanda varsa çocukların korunmasına yönelik tedbirler de almaktadır.
Boşanma davaları, aile mahkemelerinde görülmektedir. Yargılama, medeni usul hukukuna uygun şekilde yürütülmekte ve tasarruf ilkesi, taraflarca getirilme ilkesi ve araştırma ilkeleri çerçevesinde görülmektedir. Boşanma davasında taraflar, iddialarını ispat etmekle yükümlüdür. Mahkeme, tarafların anlaşmaya varması halinde anlaşmalı boşanmayı hükme bağlayabilir. Çekişmeli durumlarda ise tarafların delilleri incelenerek bir karar verilmektedir.
Boşanmanın sonucunda eşler arasındaki kişisel hak ve yükümlülükler sona ermektedir. Nafaka, tazminat ve mal rejiminin tasfiyesi gibi mali sonuçlar doğmaktadır. Ayrıca velayet ve çocukların kişisel ilişkileri de düzenlenmektedir. Boşanmanın kesinleşmesiyle taraflar yeniden evlenme hakkı kazanmakta ve mirasçılık ilişkisi sona ermektedir.
BOŞANMA DAVASI AÇMA ŞARTLARI NELERDİR?
Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma davasının açılabilmesi için, evlilik birliğinin sona erdirilmesini gerektiren yasal sebeplerden birine dayanmak gerekmektedir. Boşanma davası açma sebepleri TMK’nın 161. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Boşanma davasının açılabilmesi için Kanun’da sayılan özel sebeplere yahut boşanma sebebi özel sebeplerden birine girmiyorsa genel sebep olan şiddetli geçimsizlik yani evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebinin mevcut olması gerekmektedir. Boşanma davası, tarafların uzlaştığı hususlara ve aralarındaki anlaşmazlıklara göre, anlaşmalı ya da çekişmeli olarak iki şekilde görülebilmektedir.
Anlaşmalı Boşanma Şartları
Anlaşmalı boşanma, TMK m. 166/3’te düzenlenmiş olup tarafların birlikte protokol hazırlayarak boşanmanın mali sonuçları ve varsa çocukların velayeti hususunda anlaşarak boşanma davası açmaları ya da bir tarafın diğerinin davasını kabul etmesiyle başvurabileceği bir boşanma türüdür. Anlaşmalı boşanma için Kanun’da sayılan gerekli şartlar şu şekildedir:
- Evliliğin En Az Bir Yıl Sürmüş Olması: TMK m. 166/3’e göre anlaşmalı boşanma davasının açılabilmesi için tarafların evlilik birliğinin en az bir yıl sürmüş olması şarttır. Bu süre, resmi nikah tarihinden itibaren başlamaktadır.
- Tarafların Boşanma Konusunda Mutabık Olması: Anlaşmalı boşanma davasında eşlerin, boşanma konusunda iradelerini açık bir şekilde ortaya koymaları ve bu iradelerini mahkemede beyan etmeleri gerekmektedir. Bu irade, eşlerden birinin baskısı sonucu oluşmuş olmamalı, taraflar tamamen kendi iradeleriyle evliliği sona erdirmek hususunda anlaşmış olmalıdır.
- Mali Konular ve Çocukların Durumunda Uzlaşma: Eşler, boşanmanın mali sonuçları (nafaka, tazminat vb.) ile varsa ortak çocukların velayeti konusunda bir protokol hazırlamalıdır. Bu protokolün, hâkim tarafından onaylanması gerekmektedir. Geçerli bir Anlaşmalı protokol metninde;
- Eşler boşanmak istedikleri konusunda irade beyanlarını,
- Çocuk varsa çocukların velayetine ilişkin durumlarını
- Çocukların velayet durumuna ilave olarak kişisel ilişki kurulması için gün ve tarihlerini,
- Eşlerin birbirlerinden nafaka talepleri mevcut olup olmadığını,
- Eşlerin çocukları için nafaka talebi olup olmadığını,
- Eşlerin birbirlerinden ziynet alacağı talebi olup olmadığını,
- Eşlerin birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talep edip etmediklerini,
- Eşlerin edinilmiş mal rejimi tasfiyesine ilişkin talepleri, ödenecek tazminat ve miktarları ile ödeme günlerinin açıkça belirtilmiş olması gerekmektedir.
- Hâkimin Tarafları Dinlemesi: Hâkim, tarafların beyanlarını dinleyerek kendi özgür iradeleriyle hareket edip etmediklerine göre anlaşmalı boşanma açısından kanaat getirmelidir.
Anlaşmalı boşanma durumunda hâkim, tarafların hazırladığı protokolü incelemekte ve uygun bulduğu takdirde anlaşmalı boşanma kararı vermektedir.

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR? ŞARTLARI
Çekişmeli Boşanma Şartları
Çekişmeli boşanma, eşlerin evlilik birliğini sona erdirmek için ortak bir anlaşmaya varamaması durumunda, bir eşin diğerine karşı açtığı ve mahkemenin deliller ışığında karar verdiği bir boşanma türüdür. Çekişmeli boşanma, Türk Medeni Kanunu’nun 161-165. maddelerinde düzenlenen özel boşanma sebepleri (zina, hayata kast, pek kötü muamele, küçük düşürücü suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı) veya 166. maddesinde belirtilen genel boşanma sebeplerine (evlilik birliğinin temelinden sarsılması, anlaşmalı boşanma ve fiili ayrılık) dayanılarak açılmaktadır.
Çekişmeli boşanma davalarında, davacı tarafın iddialarını kanıtlamak amacıyla deliller sunması ve davalının da savunmalarını mahkemeye iletmesi gerekmektedir. Mahkeme, tarafların ileri sürdüğü olayların ve delillerin, evlilik birliğini sürdürülemez hale getirip getirmediğini değerlendirmekte ve buna göre bir karar vermektedir.
Çekişmeli boşanma sürecinde nafaka, velayet, tazminat ve mal paylaşımı gibi konular da mahkeme tarafından çözüme kavuşturulmaktadır. Çekişmeli boşanma davasında, iddiaların ispatı büyük önem taşımakta ve özellikle mutlak boşanma sebeplerinde, dava konusu olayların ispatlanması halinde hâkim boşanma kararı vermek zorunda olduğu için mutlak boşanma sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında sebebin oluştuğunu iddia eden eşin ispat faaliyeti önem taşımaktadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına ilişkin genel boşanma sebebine dayanılarak açılan davalarda ise hâkim, takdir yetkisini kullanarak somut olayın özelliklerine göre evlilik birliğinin çekilmez hale gelip gelmediği hususunda bir karar vermektedir.
ÇEKİŞMELİ VE ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI ARASINDAKİ FARKLAR
Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma davaları, çekişmeli ve anlaşmalı olmak üzere iki farklı şekilde açılabilmektedir. Bu iki dava türü arasında hukuki süreç, tarafların iradesi, ispat yükümlülükleri ve sonuçların belirlenmesi bakımından önemli farklar bulunmaktadır.
- Boşanma Talebinin Dayandığı Sebep: Anlaşmalı boşanma davaları, TMK m. 166/3’te düzenlenmiş olup, eşlerin boşanma konusunda ve bunun mali sonuçları ile varsa ortak çocukların velayeti konularında uzlaşması durumunda açılmaktadır. Anlaşmalı boşanma için tarafların boşanma talebini birlikte mahkemeye sunmaları ya da bir tarafın açtığı davayı diğer tarafın kabul etmesi gerekmektedir. Çekişmeli boşanma davaları ise TMK m. 161-166’da düzenlenen özel veya genel boşanma sebeplerine dayanmaktadır. Çekişmeli boşanma davalarında taraflar arasında boşanma, nafaka, velayet veya mal paylaşımı gibi konularda uzlaşmazlık bulunmakta ve mahkeme, delillerin değerlendirilmesi sonucunda uyuşmazlık hakkında karar vermektedir.
- Mahkeme Süreci ve Usul: Anlaşmalı boşanma davalarında, tarafların evliliğinin en az bir yıl sürmüş olması gerekmektedir. Ancak çekişmeli boşanma davasının açılabilmesi için böyle bir süre şartı bulunmamaktadır. Anlaşmalı boşanma sürecinde taraflar, mahkemeye bir protokol sunarak boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkında uzlaştıklarını beyan etmektedirler. Hâkim, tarafları dinlemekte ve anlaşmanın serbest ve özgür iradeyle yapıldığını tespit ettiğinde boşanmaya karar vermektedir. Çekişmeli boşanma davalarında ise mahkeme, tarafların iddialarını ve savunmalarını incelemekte, ileri sürülen boşanma sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmaktadır. Çekişmeli boşanma davalarında delil sunma, tanık dinletme ve olayların ispatlanması süreçleri önem taşımaktadır. Bu nedenle çekişmeli boşanmada dava süreci, anlaşmalı boşanma davalarına kıyasla daha uzun ve karmaşıktır.
- Hukuki Sonuçların Belirlenmesi: Anlaşmalı boşanmalarda, tarafların sunduğu protokol, hâkim tarafından uygun bulunduğunda hukuki sonuçlar belirlenmektedir. Tarafların protokolde mali haklar, nafaka ve velayet gibi konularda uzlaşması şarttır. Çekişmeli boşanmalarda ise hukuki sonuçlar, tarafların talepleri ve mahkemenin değerlendirmesiyle belirlenmektedir. Mahkeme, nafaka, velayet ve mal paylaşımı gibi konuları tarafların kusur durumu, ekonomik durumu ve deliller doğrultusunda karar vermektedir.
- Süre ve Maliyet: Anlaşmalı boşanma davaları genellikle hızlı bir şekilde sonuçlanmakta ve maliyet açısından daha ekonomik olmaktadır. Eşlerin boşanma ve diğer konularda uzlaşmış olması, süreci büyük ölçüde hızlandırmaktadır. Buna karşılık çekişmeli boşanma davaları, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların boyutuna göre uzun sürebilmekte ve daha yüksek maliyetlere yol açabilmektedir.
BOŞANMA DAVASI AÇMAK İÇİN GEREKLİ BELGELER NELERDİR?
Boşanma davası açmak için gerekli belgeler, davanın türüne (anlaşmalı veya çekişmeli) göre değişiklik göstermektedir.
Anlaşmalı Boşanma Davası İçin Gerekli Belgeler
- Dava Dilekçesi: Tarafların boşanma talebini belirten ve mahkemeye sunulacak 2 nüsha dilekçe.
- Nüfus Cüzdanı veya Kimlik Fotokopisi: Her iki tarafın kimlik belgelerinin fotokopisi.
- Anlaşmalı Boşanma Protokolü: Tarafların mali konular, mal paylaşımı ve varsa çocukların velayeti gibi hususlarda anlaşmaya vardıklarını gösteren, her iki tarafın ıslak imzasını taşıyan protokol.
- Protokolde Yer Alan Taşınmaz ve Malvarlığına Ait Belgeler: Araç, ev veya diğer taşınmazlar hakkında düzenlenmiş resmî belgeler (varsa).
- Çocukların Kimlik Belgeleri: Evlilikten doğan çocukların kimlik fotokopileri (varsa).
- Dava Harçları ve Giderlerine Dair Makbuzlar: Mahkeme harç ve giderlerinin ödendiğini gösteren dekont.
- Avukat Vekaletnamesi: Dava bir avukat aracılığıyla yürütülecekse, noterden alınmış vekaletname.
Çekişmeli Boşanma Davası İçin Gerekli Belgeler
- Dava Dilekçesi: Boşanmanın dayandığı hukuki sebepler ile varsa nafaka talepleri, maddi ve manevi tazminat taleplerini içeren bir dava dilekçesi.
- Nüfus Cüzdanı veya Kimlik Fotokopisi
- Delil ve Tanık Listesi: Davacının iddialarını destekleyecek belgeler ve varsa tanıkların isim listesi.
- Kredi Kartı ve Banka Hesap Dökümleri: Maddi duruma ilişkin kanıtlar veya diğer finansal belgeler (varsa).
- Telefon ve Mesaj Kayıtları: GSM operatörlerinden alınmış arama dökümleri ve mesaj içerikleri (varsa).
- Darp Raporu ve Adli Belgeler: Fiziksel şiddet veya diğer adli vakalara dair rapor ve ifade tutanakları (varsa).
- Sosyal Medya Paylaşımları: Davacı tarafından sunulan, davalıyı destekleyen sosyal medya içerikleri (varsa).
- Çocukların Kimlik Belgeleri: Evlilikten doğan çocuklara ait belgeler (varsa).
- Dava Harçları ve Gider Makbuzları: Mahkeme harç ve masraflarının ödendiğine dair dekont.
- Avukat Vekaletnamesi: Dava bir avukat aracılığıyla yürütülecekse, noterden alınmış vekaletname.

BOŞANMA DAVASI İÇİN GEREKEN BELGELER
BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR?
Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri, özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebepleri olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Özel boşanma sebepleri, zina, hayata kast, pek kötü muamele, onur kırıcı davranış, terk, küçük düşürücü suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme ve akıl hastalığı gibi belirli durumlara dayanmaktadır. Genel boşanma sebepleri ise şiddetli geçimsizlik, yani evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebidir. Genel boşanma sebepleri özel sebepler gibi belirli bir olguya dayanmayan ve her evlilikte farklı şekillerde ortaya çıkabilecek durumları kapsamaktadır. Bu kapsamda, eşlerin ortak yaşamı sürdürememesi, taraflardan birinin aşırı kusurlu davranışları veya tarafların birlikte boşanma kararı alması gibi durumlar değerlendirilebilir.
Genel Sebepler (Şiddetli Geçimsizlik)
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde düzenlenen ve genel boşanma sebepleri, evlilik birliğinin belirli bir olguya dayanmaksızın, temelden sarsıldığı ve ortak yaşamın sürdürülmesinin artık taraflardan beklenemeyecek hale geldiği durumlarda gündeme gelmektedir. Genel boşanma sebeplerinde, evlilik birliğini sarsan olayların neler olabileceği tahdidi olarak belirlenmemiştir; bu nedenle her somut olay kendi içinde değerlendirilmektedir. Genel boşanma sebepleri ise bu doğrultuda; evlilik birliğinin temelden sarsılması, anlaşmalı boşanma ve fiili ayrılıktır.
Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması: Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için ilk şart, taraflar arasındaki duygu ve düşünce ayrılığının ciddi nitelikte olması ve ortak yaşamı sürdüremeyecek bir boyuta ulaşmasıdır. Bu kapsamda, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olayların çeşitli örnekleri arasında fiziksel veya psikolojik şiddet, eşe yönelik sürekli hakaret, küçük düşürücü davranışlar, alkol veya kumar bağımlılığı, aşırı borçlanma, aşırı kıskançlık, eşin giyim, din veya gelenek gibi konularda baskı uygulaması yer alabilmektedir.
Bununla birlikte evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunda, Hâkim, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olayların evlilik üzerindeki etkisini değerlendirirken, tarafların evlilik birliğini yeniden kurma ihtimalini ve mevcut koşullarda ortak yaşamın sürdürülebilirliğini de göz önünde bulundurmaktadır. Evlilik birliğinin temelden sarsıldığı sonucuna ulaşırsa, boşanmaya karar vermektedir. TMK m. 166/1 gereğince, mahkeme, evlilik birliğinin ortak hayatı imkânsız hale getirdiğini açık bir şekilde tespit etmekle yükümlüdür.
Fiili Ayrılık: Fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için öncelikle eşler arasında herhangi bir sebeple bir boşanma davası açılmış ve bu dava reddedilmiş ve karar kesinleşmiş olmalıdır. Kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl boyunca, her ne sebeple olursa olsun, eşler arasında ortak hayat yeniden kurulamamışsa, bu durum evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlamına gelmektedir. Bu süre zarfında eşlerin ortak hayatı yeniden kurmak için herhangi bir çaba göstermemesi, fiili ayrılığın hukuki anlamda kabul edilmesini sağlamaktadır.
Örneğin eşlerin aynı evde kalmasına rağmen farklı odalarda kalması, eşlerin birbirine karşı cinsel ilişkiyi reddetmesi gibi sebepler, eşlerin ortak hayatı yeniden kurmak için herhangi bir çaba göstermediği anlamına gelir. Bu şartlar sağlandığında, eşlerden biri Türk Medeni Kanunu’nun 166/4 maddesi uyarınca fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açabilmektedir. Fiili ayrılık süresinin hesaplanması, reddedilen davanın kesinleşme tarihi esas alınarak yapılmakta ve feragat veya temyiz gibi süreçlerin sonuçlanmasına göre belirlenmektedir. Sonuç olarak fiili ayrılık nedeniyle boşanma davasının açılabilmesi için:
- Daha önce herhangi bir boşanma sebebine dayalı olarak bir boşanma davası açılmış ve dava reddedilmiş, bununla birlikte karar kesinleşmiş olmalıdır.
- Davanın reddedilmesinin kesinleşmesinden sonra üç yıl geçmiş olmalıdır.
- Eşler bu üç yıl içinde ortak hayatı yeniden kuramamış olmalıdır.
Bu şartların gerçekleşmesi halinde fiili ayrılık nedeniyle evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayanarak boşanma davası açılabilmektedir.
Özel Sebepler (Aldatma (Zina), Terk, Şiddet)
Türk Medeni Kanunu, özel boşanma sebeplerini düzenlemektedir. Bu sebepler şu şekildedir:
a) Zina (TMK m. 161)
Zina, özel, kusura dayalı ve mutlak boşanma sebebidir. Eşlerden birinin, evlilik birliği devam ederken, TMK m. 185 hükmünde düzenlenen sadakat yükümlülüğüne aykırı şekilde başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi zina olarak kabul edilmektedir. Sadakat yükümlülüğü, eşlerin birbirlerine karşı olan manevi bağlılıklarını ihlal etmeme yükümlülüğüdür. Bu nedenle zina, sadakat yükümlülüğüne aykırı bir davranış olarak nitelendirilip Kanun’da özel bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Zina sebebiyle boşanma davasının açılabilmesi için şu şartlar aranmaktadır:
- Öncelikle zinadan söz edilebilmesi için bir eşin bilerek ve isteyerek başka biriyle cinsel birliktelik yaşaması gerekmektedir. Bu bağlamda başka biriyle yalnızca flört etmek, mesajlaşmak, duygusal ilişki yaşamak gibi eylemler zina olarak kabul edilmemektedir. Ayrıca zinanın olabilmesi için öğretideki baskın görüşe göre cinsel birlikteliğin yaşandığı kişinin karşı cinsten biri olması gerekmektedir. Yani zinaya konu fiilin gerçekleştiği ilişkinin eşcinsel bir ilişki olması halinde de zina gerçekleşmiş sayılmayacaktır. Ancak bu gibi hallerde de sadakat yükümlülüğü ihlal edildiği için diğer boşanma sebeplerine dayanılarak boşanma davası açılabilmektedir. Örneğin haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilecektir.
- Zinanın gerçekleştiği, zina sebebiyle boşanma davası açan kişi tarafından ispatlanmalıdır. Zina, mutlak bir boşanma sebebi olduğu için zinanın ispatlanması halinde hâkim, boşanmaya karar vermek zorundadır. Ayrıca zinanın evlilik birliğini temelden sarsıp sarsmadığı hususu incelenmemektedir. Ancak zinanın her zaman suçüstü yakalanması mümkün değildir.
- Bu nedenle zinanın ispatı, diğer boşanma sebebini oluşturan davranışların ispatından daha zor olmaktadır. Yargıtay, delillerin hukuka uygun olup olmadığını değerlendirirken Anayasa’nın 38. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 189. maddelerine dayanmaktadır. Delillerin özel hayatın gizliliğini ihlal etmeden ve karşı tarafın kişilik haklarını zedelemeden elde edilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte zina içeren eylemin ispatının çok zor olmasından dolayı Yargıtay, bazı durumlarda geniş yorum yapılabilmektedir. Örneğin, eşin zina yaptığını ortaya çıkarmak amacıyla alınan kısa süreli ses kaydı hukuka uygun kabul edilebilmektedir.
- Davacı, zinayı öğrendiği tarihten itibaren altı ay ve herhâlde zina olayının üzerinden beş yıl geçmeden dava açmalıdır. Bu sürelerin geçmiş olması halinde dava hakkı düşmektedir. Ancak süre geçtiği için zina sebebiyle boşanma davası açılamayacak olsa dahi, evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilecektir.
- Davacının, zina yapan eşi affetmemiş olması gerekmektedir. Affetme de, dava hakkını ortadan kaldıran bir sebeptir. Öğretide tartışmalı bir konu olmasına rağmen baskın bir görüşe ve Yargıtay’a göre affın, zina gerçekleştikten sonra meydana gelmesi gerekmektedir.
b) Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış (TMK m. 162)
TMK m.162 hükmünde düzenlenen sebepler de özel, mutlak ve kusura dayalı boşanma sebepleridir. Bu sebeplerin mutlak boşanma sebebi olması hâkimin takdir yetkisinin olmadığını, bu sebeplerin ispat edilmesi halinde hâkimin boşanma karar vermesinin zorunlu olduğunu göstermektedir. TMK m.162 hükmünde üç farklı boşanma sebebi düzenlenmiştir.
- Hayata Kast: Hayata kast, eşlerden birinin diğer eşin yaşamına son verme niyetiyle girişimde bulunmasıdır. Bu girişim, fiili bir saldırı veya planlanmış bir suikast girişimi şeklinde olabilmektedir. Örneğin, eşlerden birinin diğerini öldürmek amacıyla zehirleme girişiminde bulunması, bir eşin diğerine silahla saldırması veya ölümcül bir plan hazırlayıp bunu uygulamaya çalışması veya eşin, diğer eşin kazaya uğramasını sağlamak amacıyla bilerek tehlikeli bir duruma sokması (örneğin, frenleri bilerek bozması) gibi durumlar hayata kast olarak değerlendirilmektedir.
- Hayata kasttan bahsedilebilmesi için bu davranışların öldürme kastıyla gerçekleştirilmiş olması yeterli olup ayrıca istenilen sonucun elde edilip edilmemesi, fiilin sonucun elde edilmesi için elverişli olup olmadığı gibi hususlar değerlendirilmemektedir. Hayata kast oluşturan davranışların kasten gerçekleştirilmesi, yani kişinin bu davranışları yerine getirirken fiilin sonuçlarını bilmesi ve bu sonuçların meydana gelmesini istemesi gerekmektedir. Bu doğrultuda kişinin ayırt etme gücünün de yerinde olması gerekmektedir. Bununla birlikte ayırt etme gücünün kişinin isteği ile kaybedilmesi, örneğin cesaretini toplamak amacıyla alkol alınması durumu bu kuralın istisnasını oluşturmaktadır.
Hayata kast sebebiyle boşanma davasının açılabilmesinin diğer bir koşulu ise, bu davranışların eşe karşı yöneltilmiş olmasıdır. Bu nedenle örneğin eşin ailesi üyelerinden birine karşı yöneltilen hayata kast davranışları, TMK m.162 hükmü kapsamında bir boşanma sebebi olarak nitelendirilemeyecektir.
- Pek Kötü Muamele/Davranış: Pek kötü muamele, eşlerden birinin diğer eşe yönelik fiziksel şiddet ya da ağır psikolojik baskı uygulaması olarak tanımlanmaktadır. Bu davranışlar, eşin sağlığını, ve kişisel güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden davranışlardır. Örneğin fiziksel şiddet uygulamak, darp, tokat atma, itme gibi eylemler, tehditlerle yaşamını kontrol altına alma, zorla çocuk aldırtmak gibi davranışlar pek kötü muamele olarak nitelendirilmektedir. Bu davranışların bir kere gerçekleşmiş olması yeterli olup süreklilik unsuru aranmamaktadır. Aynı şekilde pek kötü muamele nedeniyle boşanma davasının açılabilmesi için bu davranışı gerçekleştiren eşin, bu davranışı ortaya koyarken istemesi ve ayırt etme gücüne sahip olması gerekmektedir.
- Onu Kırıcı Muamele/Davranış: Onur kırıcı davranış, eşlerden birinin diğer eşin kişisel itibarını, haysiyetini ve toplumsal konumunu zedeleyen veya onu küçük düşüren eylemleridir. Bu tür davranışlar, eşin insan onurunu zedeleyici nitelikteki davranışları olarak nitelendirilebilmektedir. Örneğin; eşe toplum içinde hakaret etmek, eşin kişisel bilgilerini veya özel yaşamına ilişkin sırlarını rızası olmadan ifşa etmek gibi davranışlar onur kırıcı muamele olarak kabul edilmektedir.
Bu üç özel nedene dayalı olarak dava açılabilmesi için bu davranışların affedilmemiş olması gerekmektedir. Zira affeden tarafın dava hakkı düşmektedir.
c) Küçük Düşürücü Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme (TMK m. 163)
Eşlerden birinin toplumca küçük düşürücü kabul edilen bir suç işlemesi ya da toplumun genel ahlak kurallarına aykırı bir yaşam sürmesi boşanma sebebidir. Bu boşanma sebepleri özel, kusura dayalı ve nispi boşanma sebepleridir. Bu sebeplerin nispi boşanma sebebi olması nedeniyle söz konusu sebeplerin var olması halinde evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi koşulunun da arandığını göstermektedir. Yani, örneğin eşlerden birinin küçük düşürücü suç işlemesi nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi gerekmektedir.
- Eşlerden Biri Tarafından Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi: Eşlerden biri tarafından işlenen her suç, boşanma sebebi olarak değerlendirilmemektedir. İşlenen suçun küçük düşürücü bir suç olması gerekmektedir. Bununla birlikte suçun işlenmesiyle eşin ceza alması gerekmemektedir. Aynı zamanda küçük düşürücü suçun evlilik sırasında işlenmiş olması gerekmektedir, bu bağlamda evlilikten önce işlenen suçlar, bu özel sebebe dayanarak boşanma davası açılmasını sağlamayacaktır. Küçük düşürücü suçların hangi suçlar olduğu ise Kanun’da açıkça sayılmamıştır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın milletvekili olmaya engel suçlar olarak m. 76/2 hükmünde saydığı suçlar, aynı zamanda küçük düşürücü suçlar olarak kabul edilmektedir.
- Madde metninde sayılan zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, Resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçları öğretide ve uygulamada küçük düşürücü suçlar olarak nitelendirilmektedir. Ancak küçük düşürücü suçlar bunlarla sınırlı değildir.
- Örneğin Anayasa’da sayılmasa bile kasten öldürme, cinsel saldırı, cinsel taciz, fuhuş, gasp gibi suçlar da küçük düşürücü suç olarak nitelendirilebilmektedir. Genel olarak hangi suçların küçük düşürücü suç olduğu ise hâkim tarafından somut olaya göre failin durumu ve toplumun ahlak kuralları gibi etkenlere bağlı olarak değerlendirilmektedir. Eşlerden birinin küçük düşürücü suç işlemesi halinde bu sebebe dayanılarak boşanma davasının açılabilmesi için bu suçtan dolayı evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğinin de ispatlanması gerekmektedir.
- Haysiyetsiz Hayat Sürme: Haysiyetsiz hayat sürme, toplumun genel ahlak kurallarına, şeref ve namus anlayışına aykırı bir yaşam tarzını devamlılık arz edecek şekilde sürdürmek anlamına gelmektedir. Bu doğrultuda, yalnızca tek bir münferit davranış haysiyetsiz hayat sürme olarak kabul edilmemekte; bu tür bir yaşam tarzının belirli bir süre devamlılık göstermesi gerekmektedir. Haysiyetsiz bir yaşam tarzına dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için, bu yaşam tarzının evlilik süresince devam ediyor olması şartı aranmaktadır. Örnek olarak, eşlerden birinin uzun süreli evlilik dışı ilişki yaşaması, eşcinsel ilişki içinde bulunması, aşırı alkol veya kumar bağımlılığı göstermesi, ekonomik durumu yerinde olmasına rağmen dilenmesi ya da hayat kadını olarak çalışması, haysiyetsiz bir yaşam tarzını oluşturabilecek davranışlar arasında sayılabilecektir. Bu tür davranışlar, toplumda genel kabul gören ahlak ve değer yargıları ile çeliştiği ve evlilik birliğini çekilmez hale getirdiği için boşanma sebebi olarak ileri sürülebilecektir. Eğer eşlerden birinin evlilikten önce böyle bir hayat tarzı varsa ve bu durum evlilik süresince de devam ediyorsa, m. 163 kapsamında boşanma davası açılabilmektedir.
d) Terk (TMK m. 164)
Terk sebebiyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde düzenlenmiş ve mutlak bir boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir. Bu dava, eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla aile konutunu veya ortak konutu terk etmesi veya haklı bir gerekçe olmaksızın ortak yaşam alanına dönmemesi durumunda diğer eş tarafından açılmaktadır. Aile konutu, eşlerin ve ailenin bir arada yaşadığı, temel yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği taşınmazdır. Tapu siciline konulan aile konutu şerhi, bu taşınmazın diğer eşin rızası olmaksızın satılmasını veya üzerinde tasarrufta bulunulmasını engellemektedir. Ortak konut ise, birden fazla taşınmazı kapsayabilen genel bir terimdir, ancak her ortak konut aile konutu sayılmamaktadır.
Aile konutunun belirleyici özelliği, ailenin yaşamını sürdürdüğü ve manevi değer taşıyan bir yer olmasıdır. Aile konutu şerhiyle bu taşınmaz, hukuken diğerlerinden ayrılmakta ve aile birliğinin korunmasını sağlamaktadır. Eşlerden birinin ailenin yaşamını sürdürdüğü aile konutunu veya ortak konutu haklı bir gerekçe olarak terk etmesi durumunda ise terk nedeniyle boşanma davası açılmaktadır.
Evlilik birliği, TMK m.185 hükmüne göre, taraflara birlikte yaşama, sadakat, yardım ve karşılıklı sorumluluk yüklemektedir. Bu yükümlülüklerin kasıtlı bir şekilde ihlali ve terk olgusu, evlilik birliğini temelden sarsan ve bir arada yaşamayı imkânsız hale getiren bir durum olarak değerlendirilmektedir. Terk sebebiyle boşanma davasının açılabilmesi için bazı yasal şartların da yerine getirilmesi gerekmektedir. İlk olarak, terk eylemi, eşlerden birinin ortak konutu isteyerek ve sürekli olarak terk etmesi ya da haklı bir sebep olmaksızın dönmemesi şeklinde gerçekleşmelidir.
Terk, yalnızca eşlerden birinin konutu terk etmesiyle sınırlı olmamaktadır. Bazı durumlarda eş, diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayabilmekte veya onun ortak konuta geri dönmesini engelleyebilmektedir. Bu tür durumlarda ortak konutu terk eden eş değil, eşi ortak konutu terk etmeye zorlayan eşin kusurlu olduğu kabul edilmektedir. Aynı şekilde, eşlerin bir arada yaşamasına fiilen imkân veren konutun, terk edilen eş tarafından kullanılamaz hale getirilmesi de terk kapsamına girmektedir.
Terk sebebiyle boşanma davası, mutlak bir boşanma sebebidir. Bu nedenle, davacının terkin şartlarını ispatlaması durumunda hâkim, tarafların bir arada yaşamaya devam etme olasılığını değerlendirme yetkisine sahip değildir ve boşanma kararı vermek zorundadır.
Terk nedeniyle boşanma davasının açılabilmesi için, terk eyleminin, evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla yapılmış olması gerekmektedir. Eğitim, askerlik, yurt dışı çalışma, hastalık veya zorunlu bir hapis cezası gibi haklı sebeplerle ortak yaşamdan uzaklaşan eş, ortak konutu terk etmiş sayılmayacaktır. Ancak, bu haklı sebep ortadan kalktığı halde eşin ortak konuta dönmemesi, terkin gerçekleştiği anlamına gelmektedir.
Terk nedeniyle boşanma davasının açılabilmesi için ayrıca belirli sürelerin dolması şartı da aranmaktadır. TMK m. 164 uyarınca terk olgusu, en az altı ay süreyle kesintisiz olarak devam etmelidir. Aralıklı olarak yapılan ayrılıklar bu süreyi kesmekte ve toplamda altı ayı bulsa dahi terk sebebiyle boşanma davası açılmasına engel olmaktadır. Altı aylık süre dolmadan, terk edilen eş tarafından dava açılamamaktadır.
Bir diğer zorunlu şart ise ihtardır. Terk nedeniyle boşanma davası açmak isteyen eş, terk eden eşe usulüne uygun bir ihtar göndermelidir. İhtar, terkin dördüncü ayı bittikten sonra yapılmalı ve bu ihtarda terk eden eşin iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde boşanma davası açılacağı bildirilmelidir. Mahkeme kanalıyla yapılmayan veya içeriği yasal şartlara uygun olmayan ihtarlar, geçersiz sayılmakta ve terk nedeniyle boşanma davasına dayanak oluşturmamaktadır. Ayrıca, kötü niyetle yapılan ve yalnızca şeklen gönderilen ihtarlar da geçersizdir. Bu nedenle terk eden eşe yapılan ihtarda, eşin ortak yaşama geri dönmesi samimi bir şekilde istenmelidir.
Öte yandan, ihtarı gönderen eşin, ortak konuta dönen eşi geri kabul etmemesi durumunda, ihtar hükümsüz hale gelmektedir. Hâkim, ihtar süresi ve koşullarının yasalara uygun olarak yerine getirilip getirilmediğini resen göz önünde bulundurmaktadır. İhtardan sonra, terk eden eşin belirtilen iki aylık sürede ortak konuta dönmemesi, terk sebebiyle boşanma davası açma hakkını doğurmaktadır.
e) Akıl Hastalığı (TMK m. 165)
Eşlerden birinin evlendikten sonra akıl hastası olması ve bu hastalığın tedavisinin mümkün olmadığının sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi durumunda boşanma davası açılabilmektedir. Ayrıca akıl hastalığının, davacı eş için ortak hayatı çekilmez hale getirdiğinin ispat edilmesi gerekmektedir. Bu yönüyle boşanma sebebi olarak akıl hastalığı, nispi bir sebeptir.
ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR? ADIM ADIM REHBER
Anlaşmalı boşanma, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiş olup, eşlerin boşanma ve bunun mali sonuçları ile varsa çocukların durumu konusunda karşılıklı uzlaşıya vardıkları durumlarda başvurulan bir boşanma türüdür. Aynı zamanda bir eşin açtığı davanın diğer eş tarafından kabul edilmesi durumunda da anlaşmalı boşanma gerçekleşmiş sayılmaktadır.
Anlaşmalı Boşanma Şartlarının Sağlanması
Anlaşmalı boşanma davasının açılabilmesi için tarafların aşağıdaki şartları sağlaması gerekmektedir:
- Evlilik Süresi: Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalıdır. Bir yıldan kısa süren evliliklerde taraflar anlaşmalı boşanma talep edememekte; yalnızca çekişmeli boşanma davası açabilmektedir.
- Karşılıklı Uzlaşma: Taraflar, boşanma konusunda ve boşanmanın mali sonuçları (nafaka, tazminat vb.) ile varsa ortak çocukların velayeti konusunda uzlaşmış olmalıdır.
- Mahkeme Önünde Beyan: Her iki taraf da mahkemede hazır bulunarak boşanma iradelerini serbestçe ifade etmelidir.
Dava Dilekçesinin Hazırlanması
Taraflar, anlaşmalı boşanma talebini içeren bir dava dilekçesi hazırlamalıdır. Bu dilekçede tarafların anlaşmalı boşanma talebi yer almalıdır ve uzlaşılan protokol ile birlikte mahkemeye sunulmalıdır.
Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Düzenlenmesi
Anlaşmalı boşanma sürecinin en önemli belgesi protokoldür. Protokolde aşağıdaki hususlar yer almalıdır:
- Mali Konular: Nafaka, tazminat ve mal paylaşımına ilişkin düzenlemeler.
- Çocukların Durumu: Velayet, iştirak nafakası ve çocuklarla kişisel ilişki düzenlemeleri.
- Mal Varlığı: Tarafların taşınır ve taşınmaz mallara ilişkin hak ve talepleri.
Protokol, her iki tarafça ıslak imza ile imzalanmalı ve mahkemeye sunulmalıdır. - Kişisel Eşyalar : Tarafların evlilik birliği içerisinde elde ettikleri kişisel malların da boşanma protokolünde taksim edilmesi yada eşlerin bu konuda paylaşım yaptıklarını beyan etmiş olması gerekmektedir.
- Ziynet Alacağı: Tarafların ziynet konusunda, paylaşım, alacaklarından feragat yada bu alçaklarının ödendiğine dair bir beyanda bulunması gerekmektedir.
Mahkemeye Başvuru ve Gerekli Belgeler
Taraflar, anlaşmalı boşanma davası açmak için gerekli belgeleri tamamlayarak, yetkili aile mahkemesine başvurmaktadır. Gerekli belgeler şu şekildedir:
- Boşanma dava dilekçesi
- Tarafların kimlik fotokopileri
- Anlaşmalı boşanma protokolü
- Dava harçlarının ödendiğine dair dekont
- Varsa, çocukların kimlik belgeleri
- Varsa, avukat vekaletnamesi
Mahkemede Tarafların Dinlenmesi
Mahkeme, duruşmada tarafları dinleyerek protokolde belirtilen şartların serbest irade ile kabul edilip edilmediğini tespit etmektedir. Hâkim, protokoldeki düzenlemeleri kamu düzenine ve çocukların menfaatine uygun bulmazsa değişiklik talep edebilme yetkisine sahiptir. Taraflar, mahkemede değişiklik taleplerini kabul ederse ve protokolü buna göre güncellerse boşanma kararı verilmektedir.
Bununla beraber taraflar duruşma esnasında anlaşmalı boşanmayı kabul etmezlerse dava çekişmeli boşanma olarak devam edecek mahkeme tarafından taraflara çekişmeli boşanma davasına ilişkin dilekçelerini ibraz etmek adına süre vermesi gerekecektir.
Boşanma Kararının Verilmesi ve Kesinleşmesi
Hâkim, tarafların protokol hükümleri üzerinde uzlaştığını ve boşanma iradelerini serbestçe açıkladıklarını tespit ettiğinde, anlaşmalı boşanma kararı vermektedir.
Boşanma kararının kesinleşmesine kadar tarafların bu davanın çekişmeli boşanma olarak talep etme hakkı bulunmaktadır.
ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR? ADIM ADIM REHBER
Çekişmeli boşanma davası, eşler arasında boşanma veya buna bağlı nafaka, tazminat, velayet, mal paylaşımı gibi hususlarda anlaşmazlık olduğu durumlarda açılmaktadır. Bu dava türünde, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümü için mahkeme süreci zorunludur. Bu süreçte, dava aşaması ve mahkeme süreci; tarafların iddialarını, savunmalarını ve delillerini sunmalarıyla şekillenmektedir. Çekişmeli boşanma dava sürecinin başlatılabilmesi için aşağıdaki adımların izlenmesi gerekmektedir.
Dava Dilekçesinin Hazırlanması
Çekişmeli boşanma sürecinin ilk adımı, boşanma talebini ve gerekçelerini içeren dava dilekçesinin hazırlanmasıdır. Dilekçede, Türk Medeni Kanunu’nun 161 ila 166. maddelerinde düzenlenen boşanma sebeplerinden biri veya birkaçı belirtilmelidir. Örneğin zina, terk, akıl hastalığı, şiddetli geçimsizlik gibi özel veya genel boşanma sebeplerine dayanılabilir. Dilekçede, olaylar somut delillerle desteklenmeli, varsa tanık listesi, belge veya diğer deliller de dava dilekçesine eklenmelidir. Dava dilekçesi hukuki terminolojiye uygun ve açık bir dille yazılmalı, usul kurallarına aykırılık içermemelidir.
Yetkili ve Görevli Mahkemeye Başvuru
Çekişmeli boşanma davası, eşlerin son altı aydır birlikte oturdukları yer mahkemesinde veya eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Görevli mahkeme, boşanma davalarında aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde dava, asliye hukuk mahkemesi tarafından aile mahkemesi sıfatıyla görülmektedir.
Gerekli Belgelerin Sunulması
Dava dilekçesiyle birlikte, tarafların kimlik fotokopileri, evlilik kayıt örneği ve deliller mahkemeye sunulmaktadır. Deliller arasında, varsa yazışmalar, mesaj içerikleri, tanık beyanları, darp raporları ve mali belgeler yer alabilir.
Dava Harç ve Masraflarının Ödenmesi
Dava dilekçesi mahkemeye sunulduktan sonra, dava harçlarının ve gider avansının yatırılması gerekmektedir. Harç ve masrafların eksiksiz ödenmesi, dava sürecinin başlaması için zorunludur.
Çekişmeli Davada Süreç Nasıl İşler?
Dava dilekçesi mahkemeye usulüne uygun bir şekilde sunulduktan ve gerekli işlemler yaptıktan sonra dava süreci başlamış olacaktır. Dava süreci ise dilekçeler aşaması, tahkikat aşaması ve karar aşamasından oluşmaktadır.
Dilekçeler Aşaması
Dava dilekçesi karşı tarafa tebliğ edildikten sonra, davalı taraf 2 hafta içerisinde cevap dilekçesini sunmaktadır. Ardından davacı tarafın 2 hafta içinde “cevaba cevap” ve davalının da iki hafta içinde “düplik” dilekçesi yani ikinci cevap dilekçesi sunulmaktadır. Bu aşamada tüm iddia ve savunmalar ortaya konulmalı, deliller belirtilmektedir. Dilekçeler aşaması yaklaşık olarak 2 ay içinde tamamlandıktan sonra, duruşma aşamasına geçilmekte ve taraflar yeni iddialar veya deliller sunamamaktadır.
Tahkikat Aşaması
Tahkikat aşamasında, tarafların ileri sürdüğü deliller mahkemece incelenmekte ve tanıklar dinlenmektedir. Hâkim, tarafların mali durumlarını, çocukların velayetine ilişkin koşulları ve diğer hususları değerlendirmektedir. Tarafların öne sürdüğü olayların boşanma sebeplerine uygun olup olmadığı ve eğer boşanma davası nispi bir sebebe dayanarak açılmışsa evlilik birliğini temelden sarsıp sarsmadığı araştırılmaktadır.
Karar Aşaması
Mahkeme, tarafların iddialarını, delillerini ve tanık beyanlarını değerlendirerek karar vermektedir. Hâkim; nafaka, tazminat, velayet ve mal paylaşımı gibi konular hakkında hüküm kurmaktadır. Karar, gerekçeli olarak yazılmakta ve taraflara tebliğ edilmektedir.
İspat ve Delil Sunma
İspat ve delil sunma aşaması, boşanma davasının seyrini belirleyecek en önemli süreçlerden biridir. Çekişmeli boşanma davalarında, iddiaları ispat yükümlülüğü davacı tarafa aittir. Davacı, öne sürdüğü olayları hukuka uygun delillerle ispatlamak zorundadır. Deliller arasında şunlar yer alabilir:
- Yazılı Belgeler: Mesajlar, e-postalar, banka kayıtları, kredi kartı ekstreleri
- Tanık Beyanları: Olaylara tanık olan kişilerin ifadeleri
- Resmî Belgeler: Darp raporları, adli tıp raporları
- Görsel ve İşitsel Kanıtlar: Fotoğraflar, ses veya video kayıtları (hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması şarttır)
Mahkeme, tarafların sunduğu delillerin hukuka uygun olup olmadığını incelemektedir. Hukuka aykırı deliller dikkate alınmamaktadır. Ancak ispatı zor olan, örneğin zina gibi boşanma sebeplerinde eşlerin boşanma sebebini kanıtlamak amacıyla ses veya görüntü kaydı alması Yargıtay tarafından hukuka aykırı delil olarak nitelendirilmemektedir. Yani eşler, boşanma sebebini ispatlamak amacıyla gerekli olandan daha fazla olmadığı müddetçe ses ve görüntü kaydı almak gibi fiillere gerekli olduğunda başvurabileceklerdir.
Çekişmeli boşanma davaları, uzun ve karmaşık bir süreç içerdiğinden, bir uzman avukatın rehberliği ile yürütülmesi, hak kayıplarını önlemek adına önemlidir. Tarafların hukuki prosedürlere dikkat etmesi ve delil toplama aşamasında özenli davranması sürecin etkin bir şekilde ilerlemesini sağlayacaktır.

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR
BOŞANMA DAVASINDA HAK TALEPLERİ NASIL YAPILIR?
Boşanma davalarında, taraflar yalnızca evlilik birliğinin sona ermesini değil, aynı zamanda boşanmaya bağlı çeşitli hakların da tanınmasını talep etmektedirler. Bu talepler arasında çocukların velayeti, nafaka, maddi ve manevi tazminat ile mal paylaşımı yer almaktadır.
Çocuk Velayeti ve Nafaka Talepleri Boşanma Davasında Nasıl Ele Alınır?
Velayet hakkı, çocukların bakımı ve eğitimi için onların kişilikleri ile malvarlıkları üzerinde anne ve babaya tanınan hak, yetki ve sorumlulukların toplamıdır. Türk hukukunda evlilik sona erdikten sonra velayet, hâkimin takdiriyle ana veya babadan birine verilmektedir. Anlaşmalı boşanma söz konusu ise taraflar, velayet hakkına kimin sahip olacağı hususunda da anlaşmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesine göre, velayet, çocuğun üstün yararına göre düzenlenmektedir.
Hâkim, çocuğun fiziksel, zihinsel ve psikolojik gelişimini göz önünde bulundurarak, velayetin hangi ebeveyne verileceğine karar vermektedir. Çocuğun yaşı, ebeveynlerin yaşam koşulları, eğitim ve bakım imkânları ile ebeveynlerin geçmişteki tutumları bu karar sürecinde dikkate alınmaktadır. Çocuğun velayeti kendisine verilen taraf, çocuğun yararına olacak her türlü yetki ve sorumluluğu üstlenirken, velayeti alamayan taraf ile çocuk arasında mahkeme kararıyla kişisel ilişki kurulmaktadır.
Çocuğun belirli bir yaşa kadar genellikle anne şefkatine muhtaç olduğu kabul edilerek velayet anneye verilmekte; ancak annenin çocuğun bakımını sağlayamayacak durumda olması halinde bu kural uygulanmamaktadır. Ayrıca çocuğun belli bir yaşın üzerinde olması durumunda, çocuğun velayet konusunda görüşü hâkim tarafından dinlenebilmektedir. Bununla birlikte hâkim, değişen koşullar doğrultusunda çocuğun menfaatini gerektirdiği takdirde, taraflardan birinin talebi üzerine veya resen velayet kararını değiştirebilmektedir.
Velayetin değiştirilmesi, çocuğun boşanma kararından sonra yaşamında önemli bir değişiklik meydana gelmesi durumunda mümkün olabilecektir. Örneğin anne veya babanın başka biriyle evlenmesi ya da farklı bir yere taşınması gibi durumlar, çocuğun menfaatini etkiliyorsa hâkim tarafından dikkate alınmaktadır. Ancak, anne veya babanın yeniden evlenmesi, tek başına velayetin değiştirilmesi için yeterli bir gerekçe oluşturmamaktadır.
Velayetin değiştirilebilmesi için, bu durumların çocuğun fiziksel veya psikolojik sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yarattığının somut bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Örneğin, üvey ebeveynin çocuğa kötü muamelede bulunması, çocuğun ihmal edilmesi veya çocuğun sağlığını olumsuz etkileyen koşulların oluşması gibi ciddi durumlar velayetin değiştirilmesine sebep olabilmektedir. Bu tür durumların velayetin değiştirilmesi için dayanak oluşturabilmesi, uzman raporlarıyla desteklenmesini gerektirmektedir. Ayrıca, çocuğun yaşı ve ayırt etme gücünün uygun düştüğü ölçüde, çocuğun da görüşü alınmakta; hâkim, tüm bu unsurları değerlendirerek çocuğun üstün yararını gözetmek suretiyle karar vermektedir.
Ortak velayet, boşanma veya ayrılık durumlarında anne ve babanın çocuk üzerindeki velayet haklarını birlikte kullanmalarını ifade eden bir velayet türüdür. Bu düzenleme, çocuğun üstün menfaatini gözeterek her iki ebeveynin de çocuğun bakımına, eğitimine ve diğer temel ihtiyaçlarına eşit şekilde katkı sağlamasını amaçlamaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesinde düzenlenen ortak velayet, evlilik birliği süresince her iki ebeveynin velayet hakkını birlikte kullanması esası üzerine kuruludur. Ancak, boşanma sonrasında ortak velayet kararı, belirli şartların yerine getirilmesiyle alınabilmektedir. Bu şartlar arasında; çocuğun menfaati, uyuşmazlık olmaması, çocuğun kabulü ve hâkimin takdir yetkisi yer almaktadır.
Kişisel ilişki ise, ister anlaşmalı ister çekişmeli boşanmada çocuğun velayeti kendisine verilmeyen ebeveyn ile çocuk arasında, çocuğun üstün yararı gözetilerek kurulan görüşme düzenidir. Boşanma kararında kişisel ilişkiye dair düzenlemeler açıkça yazılmalı ve tereddüde yer bırakmamalıdır. Görüşme gün ve saatleri, yer ve süre gibi hususlar net bir şekilde belirtilmelidir. Dini ve milli bayramlar, özel günler ve tatiller özel olarak düzenlenmelidir. Ebeveynlerin iş günleri, izin ve tatil dönemleri dikkate alınarak uygun bir planlama yapılmalıdır.
İştirak Nafakası
İştirak nafakası, velayeti kendisine bırakılmayan eşin, müşterek çocuğun bakım, eğitim ve diğer gereksinimlerini karşılamak üzere mali gücü oranında katkıda bulunma yükümlülüğünü ifade etmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 182/3. maddesi uyarınca, boşanma gerçekleşmiş olsa dahi ebeveynlerin çocuklarına karşı yükümlülükleri devam etmektedir. Bu kapsamda iştirak nafakası, çocuğun üstün yararını sağlamak amacıyla düzenlenmiş olup, çocuğun maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlamaktadır.
İştirak nafakasının miktarı belirlenirken tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun yaşı, eğitim durumu, yaşam standartları ve ihtiyaçları dikkate alınmaktadır. Anlaşmalı boşanmalarda taraflar bu konuda bir protokol hazırlayıp uzlaşmaya varabilirler; ancak bu protokol, hâkimin onayı ile hukuki geçerlilik kazanmaktadır. Çekişmeli boşanmalarda ise hâkim, talep olmasa bile iştirak nafakasına re’sen hükmedebilecektir. İştirak nafakası, çocuk ergin olana kadar devam etmekte; ancak çocuğun eğitimine devam etmesi durumunda bu yükümlülük eğitim süresi boyunca da sürebilmektedir. Bunun yanı sıra, tarafların maddi durumlarındaki değişiklikler veya çocuğun ihtiyaçlarındaki artış gibi nedenlerle nafaka miktarının artırılması, azaltılması ya da kaldırılması için yeniden dava açılabilmektedir.
Yoksulluk Nafakası
Yoksulluk nafakası, Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesinde düzenlenen ve boşanma nedeniyle ekonomik olarak güçsüz hale düşen tarafın, daha ağır kusurlu olmamak kaydıyla diğer eşten mali gücü oranında talep ettiği nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası, talep üzerine hükmedilen bir hak olup, hâkimin re’sen yoksulluk nafakasına karar verebilmesi mümkün değildir. Yoksulluk nafakası talebinde bulunan tarafın boşanma sonrası kendi geçimini sağlayamayacak durumda olması, düzenli bir gelire sahip olmaması ve bu durumun nafaka talebini haklı kılacak şekilde yoksulluğa sebebiyet vermesi gerekmektedir.
Ayrıca nafaka talep eden tarafın kusuru, nafakanın bağlanmasında belirleyici bir unsur olup, daha ağır kusurlu olan eş yoksulluk nafakasına hak kazanamamaktadır. Boşanmada kusur sebepleri ise kanun koyucu tarafından sınırlandırılmamış olup dava içeriğine göre değişmektedir.
Nafaka miktarı belirlenirken nafaka yükümlüsünün ekonomik durumu ile talep edenin ihtiyaçları arasında bir denge gözetilmekte; nafaka, talep edenin asgari yaşam standartlarını sürdürebilmesi amacıyla tespit edilmekte ve lüks bir yaşam sağlamaya yönelik olmamaktadır. Süresiz olarak hükmedilen yoksulluk nafakası, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi, haysiyetsiz hayat sürmesi veya yoksulluk durumunun sona ermesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılabilmektedir. Ayrıca nafaka borçlusunun mali durumunun kötüleşmesi ya da borç alacaklısının ihtiyaçlarının artması gibi durumlarda nafakanın artırılması veya azaltılması için dava açılabilmektedir. Anlaşmalı boşanma davalarında nafaka, tarafların karşılıklı uzlaşmaları çerçevesinde belirlenmekte ve hâkim tarafından onaylanmaktadır.
Nafaka dışında, boşanmada daha az kusurlu olan eş, Kanun’da belirtilen şartların uygun olması halinde maddi ve manevi tazminat talebinde de bulunabilmektedir.
Maddi Tazminat
Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi, boşanma durumunda tarafların maddi tazminat talep etme hakkını düzenlemektedir. Bu hüküm, boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen, kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan maddi tazminat talep edebilmesini öngörmektedir. Bir tarafın diğer taraftan maddi tazminat talep edebilmesi için birtakım koşulların mevcut olması gerekmektedir.
- Boşanmış Olma Şartı: Maddi tazminat talebinin ileri sürülebilmesi için taraflar arasında boşanma kararı verilmiş olmalıdır. Henüz boşanma gerçekleşmeden maddi tazminata hükmedilmesi mümkün değildir. Maddi tazminat, boşanma davası sırasında talep edilebileceği gibi boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde ayrı bir dava olarak da talep edilebilmektedir. Bu bir yıllık süre, TMK m. 178 ile düzenlenmiş zamanaşımı süresidir.
- Kusur Durumu: Maddi tazminat talebinde bulunacak tarafın, boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz ya da diğer taraftan daha az kusurlu olması gerekmektedir. Kusurlu eş maddi tazminat talep edemez. Anlaşmalı boşanma davalarında kusur araştırması yapılmamaktadır ve tarafların karşılıklı rızası yeterlidir. Bu durumda, tam kusurlu taraf dahi anlaşma çerçevesinde maddi tazminat alabilmektedir.
- Menfaatlerin Zedelenmesi: Maddi tazminat, boşanma nedeniyle uğranılan mevcut menfaatler ve beklenen menfaatlerin kaybını telafi etmek amacıyla ödenmektedir. Mevcut menfaatler, evlilik süresince sağlanan ekonomik yararlardır. Örneğin, eşin sağladığı konutta oturma hakkı, eşin işinde çalışarak sağlanan gelir. Beklenen menfaatler ise evlilik birliği devam etseydi elde edilebilecek haklardır.
Manevi Tazminat
Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi, manevi tazminat talebini düzenlemektedir. Manevi tazminat, boşanma sürecinde taraflardan birinin kişilik haklarının zedelenmesi nedeniyle diğer taraftan talep edebileceği bir tür telafi edici bir tazminat türüdür. Ancak bu tazminatın hükmedilmesi belirli şartlara bağlıdır.
- Kişilik Haklarının Saldırıya Uğraması: Manevi tazminata hükmedilebilmesi için talepte bulunan tarafın kişilik haklarının saldırıya uğramış olması gerekmektedir. Kişilik haklarının zedelenmesi geniş bir kapsamda değerlendirilmektedir. Örneğin, fiziksel şiddet, sadakatsizlik, psikolojik baskı gibi durumlar bu kapsamda değerlendirilebilecektir. TMK’nın eski düzenlemesinde bu zararın “ağır” olması aranırken, yeni düzenleme bu şartı kaldırmıştır. Bu nedenle, daha ağır olmayan bir kişilik hakkı zedelenmesi dahi manevi tazminat talebine temel teşkil edebilir.
- Kusur Şartı: Manevi tazminat talep edebilmek için, talepte bulunan tarafın daha az kusurlu ya da kusursuz olması gerekmektedir. Eşit kusurlu veya tam kusurlu taraf manevi tazminat talep edememektedir.
- Boşanmanın Kesinleşmesi: Manevi tazminat talebinde bulunabilmek için, boşanma kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş olmalıdır. Boşanma davası devam ederken manevi tazminat talep edilebileceği gibi, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde ayrı bir dava açılarak da talep edilebilecektir (TMK m. 178).
- Talep Şartı: Hâkim, manevi tazminat konusunda taleple bağlıdır. Talep olmadan manevi tazminata hükmedilemez. Ayrıca, talepte bulunulan miktar açıkça belirtilmelidir. Belirsiz ve kapsamı belirtilmeyen talepler hâkim tarafından dikkate alınamamaktadır.
Boşanma Davasında Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Mal paylaşımı, eşler arasındaki malvarlığı ilişkilerini düzenleyen ve evlilik birliği içinde kazanılan malların tasfiyesi ile tarafların hak ve yükümlülüklerini belirleyen bir hukuki düzenlemedir. Türk Medeni Kanunu’na göre, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi, 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce ise yasal mal rejimi mal ayrılığı rejimiydi. Ancak taraflar, evlilik sözleşmesi yaparak farklı bir mal rejimini tercih edebilmektedir. Edinilmiş mallara katılma rejimi, tarafların evlilik birliği içinde kazandıkları malvarlığı değerlerini ve bu malların tasfiyesini düzenlemektedir. Bu rejim, eşlerin her biri üzerinde tasarruf yetkisi bulunan mallarını edinilmiş mallar ve kişisel mallar olarak ikiye ayırmaktadır.
Edinilmiş Mallar (TMK m. 219)
Edinilmiş mallar, eşlerin evlilik süresince çalışarak kazandıkları ve karşılığını vererek elde ettikleri malvarlığı değerleridir. Kanuna göre edinilmiş mallar şunlardır:
- Çalışmanın Karşılığı Olarak Kazanılan Mallar: Maaş, ücret, prim gibi gelirler.
- Sosyal Güvenlik ve Yardım Kurumlarının Ödemeleri: Emekli maaşı, kıdem tazminatı, işsizlik ödeneği gibi ödemeler.
- Çalışma Gücünün Kaybı Nedeniyle Ödenen Tazminatlar: Trafik kazası nedeniyle alınan maddi tazminatlar gibi.
- Kişisel Malların Gelirleri: Örneğin, evlilik öncesinde bir eşe ait olan bir taşınmazın kira geliri.
- Edinilmiş Malların Yerine Geçen Değerler: Satılan bir edinilmiş mala karşılık alınan yeni mal veya elde edilen para.
Örnek: Bir eş, evlilik sırasında maaşıyla bir araba satın alırsa, bu araba edinilmiş mal olarak kabul edilmektedir.
Kişisel Mallar (TMK m. 220)
Kişisel mallar, eşlerden birine ait olan ve mal rejiminin sona ermesi halinde diğer eşin alacak hakkına konu olmayan mallardır. Kanuna göre kişisel mallar şunlardır:
- Kişisel Kullanıma Özgülenmiş Eşyalar: Giyim, ziynet eşyaları (yatırım amacı taşımayan).
- Evlilik Öncesi Malvarlığı: Evlilikten önce edinilen mallar.
- Karşılıksız Kazanılan Mallar: Bağışlar, miras yoluyla elde edilen mallar.
- Manevi Tazminat Alacakları: Kişisel zararlara ilişkin ödenen manevi tazminatlar.
- Kişisel Malların Yerine Geçen Değerler: Satılan bir kişisel malın yerine alınan yeni mal.
Örnek: Evlilik öncesi bir eşe ait olan ev, kişisel maldır. Ancak bu evden elde edilen kira geliri edinilmiş mal olarak kabul edilmektedir.
Mal Rejiminin Sona Ermesi ve Tasfiyesi
Mal rejimi, boşanma, ölüm veya tarafların başka bir mal rejimine geçme kararı alması ile sona ermektedir. Mal rejimi sona erdiğinde, edinilmiş malların tasfiyesi yapılmakta ve her eşin katılma alacağı belirlenmektedir.
Değer Artış Payı (TMK m. 227)
Bir eşin diğer eşin malvarlığına yaptığı karşılıksız katkılar, tasfiye sırasında dikkate alınmakta ve bu katkı oranında değer artış payı alacağı hesaplanmaktadır.
Şartlar:
- Malın edinilmesine, korunmasına veya iyileştirilmesine yapılan bir katkı olmalıdır.
- Katkı, bağışlama amacıyla yapılmamış olmalıdır.
Örnek: Eşlerden biri, diğerine ait bir evin tadilatı için 100.000 TL harcama yapmıştır. Tadilat sonrası evin değeri artmıştır. Bu durumda katkıda bulunan eş, evin tasfiye anındaki değer artışına oranla katkısını talep etme hakkına sahiptir.
Katılma Alacağı (TMK m. 236)
Edinilmiş malların tasfiye edilmesiyle her eşin katılma alacağı hesaplanmaktadır. Katılma alacağı, tarafların edinilmiş mallarının toplamının yarısı üzerinden belirlenmektedir.
Örnek:
- Kocanın edinilmiş mallarının toplam değeri: 200.000 TL
- Karının edinilmiş mallarının toplam değeri: 100.000 TL
- Katılma alacağı: (200.000 + 100.000) ÷ 2 = 150.000 TL
- Karı, kocadan 50.000 TL talep edebilir.
Değere Eklenecek Mallar (TMK m. 229)
Bazı durumlarda, tarafların mal rejimi sona ermeden önce yaptığı işlemler, tasfiye sırasında dikkate alınmaktadır:
- Son bir yıl içinde yapılan karşılıksız kazandırmalar (hediyeler).
- Katılma alacağını azaltmak kastıyla yapılan mal devirleri.
Mal Rejimi Sözleşmesi
Eşler, yasal mal rejiminden farklı bir mal rejimi seçmek istediklerinde mal rejimi sözleşmesi yapabilirler. Bu sözleşme, evlenmeden önce noterde düzenlenmekte veya evlilik anında nikah memurunun önünde bir beyan ile yapılmaktadır.
Sözleşme Türleri:
- Mal Ayrılığı: Eşlerin malvarlıkları tamamen birbirinden ayrı tutulmaktadır.
- Mal Ortaklığı: Eşlerin malvarlıkları ortak bir havuzda toplanmaktadır.
- Paylaşmalı Mal Ayrılığı: Her eşin malvarlığı ayrı olsa da belirli bir tasfiye düzeni vardır.
Üçüncü Kişilere Karşı Sorumluluk (TMK m. 224): Eşlerden biri, edinilmiş mallarından ve kişisel mallarından doğan borçlardan dolayı üçüncü kişilere karşı tüm malvarlığıyla sorumludur. Bu düzenleme, üçüncü kişilerin haklarının korunmasını sağlamaktadır.
BOŞANMA DAVASI AÇMAK İÇİN İZLENMESİ GEREKEN ADIMLAR
Boşanma davası açmak isteyen tarafın, süreci hukuka uygun bir şekilde yürütmesi ve boşanma talebinin hukuki sonuç doğurabilmesi için belirli adımları izlemesi gerekmektedir. Aşağıda, boşanma davasının açılması ve yürütülmesi için temel adımlar hukuki çerçevede detaylı şekilde ele alınmıştır.
Boşanma Dilekçesinin Hazırlanması
Boşanma davası, usulüne uygun bir şekilde hazırlanmış bir dilekçe ile açılmaktadır. Bu dilekçe, TMK’da öngörülen boşanma sebeplerine ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava dilekçesine ilişkin usul kurallarına uygun olmalıdır. Boşanma dilekçesinde yer alması gereken temel unsurlar şu şekildedir:
- Tarafların Kimlik Bilgileri: Davacı ve davalının isim, adres ve diğer kimlik bilgileri eksiksiz bir şekilde yazılmalıdır.
- Davanın Konusu ve Dayanağı: Boşanma talebinin hukuki gerekçesi (örneğin, zina, terk, şiddetli geçimsizlik) açıkça belirtilmelidir.
- Deliller: Boşanma talebini destekleyen tüm deliller dilekçeye eklenmelidir. Bu deliller arasında tanıklar, yazılı belgeler, raporlar ve varsa fotoğraflar yer alabilir.
- Talepler: Boşanma dışında talep edilecek nafaka, tazminat ve velayet gibi fer’i talepler de dilekçede açıkça ifade edilmelidir.
Yetkili Aile Mahkemesine Başvuru
TMK m.168 hükmüne göre boşanma davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi, eşlerin son altı aydan beri birlikte ikamet ettikleri yer mahkemesidir.
Harç ve Masrafların Ödenmesi
Boşanma davasının açılabilmesi için belirli harçların ve gider avansının yatırılması zorunludur. Harç ve masrafların ödenmemesi halinde dava dilekçesi işleme alınmamaktadır.
- Başvuru Harcı: 2024 yılı itibarıyla başvuru harcı 427,60 TL olarak belirlenmiştir.
- Peşin Harç: Boşanma davası için ödenmesi gereken peşin harç tutarı da 427,60 TL’dir. Peşin harç, yargılama sürecinde yapılacak masrafların başlangıç kısmını karşılamak amacıyla alınmaktadır.
- Gider Avansı: Dava süresince yapılacak tebligatlar, bilirkişi raporları, keşifler ve diğer yargılama masrafları için mahkeme tarafından belirlenen bir gider avansı yatırılmalıdır. Bu avans, davanın başlangıcında davacı tarafından ödenmektedir. Avansın yetersiz kalması durumunda, mahkeme ek avans yatırılmasına karar verebilmektedir.
Davanın sonunda mahkeme, masrafların hangi tarafa yükletileceğine karar vermektedir. Eğer davacı haklı bulunursa, ödediği masraflar davalıdan tahsil edilmekte ve davacıya iade edilmektedir.

BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR AVUKATA SOR
BOŞANMA DAVASI NE KADAR SÜRER?
Boşanma davasının süresi, davanın anlaşmalı ya da çekişmeli olarak açılmasına ve yargılama sürecinin niteliğine bağlı olmaktadır. Tarafların uzlaşması, delillerin sunulması ve mahkemenin iş yükü gibi unsurlar da davanın sonuçlanma süresini etkilemektedir.
Anlaşmalı Boşanma Süresi
Anlaşmalı boşanma davaları, tarafların boşanmanın tüm sonuçları üzerinde uzlaşması ve bunu bir protokolle yazılı hale getirmesi durumunda gerçekleştiği için anlaşmalı boşanma süresi, çekişmeli boşanma süresinden daha kısadır. Sürecin ne kadar süreceği ise genel olarak mahkemenin iş yüküne bağlıdır. Anlaşmalı boşanma davaları uygulamada 1 haftada bittiği gibi 1-3 ay arasıda sürebilir.
Çekişmeli Boşanma Süresi
Çekişmeli boşanma davaları, taraflar arasında boşanma sebepleri veya boşanmanın mali ve hukuki sonuçları (nafaka, tazminat, velayet vb.) konusunda anlaşmazlık olduğu boşanma davası olduğu için yargılama süreci, daha karmaşık ve çekişmeli boşanma davasının süresi uzun olmaktadır.
- Davacı, boşanma dilekçesini hazırlamakta ve mahkemeye sunmaktadır.
- Mahkeme, davalıya tebligat yapmaktadır. Tebligat süresi genellikle 2 ila 6 hafta arasında değişmektedir.
- Davalı taraf, cevap dilekçesi sunmakta ve bu aşamada taraflar dilekçe teatisi yapmaktadır.
- İlk duruşma, dava açıldıktan sonra genellikle 3 ila 6 ay içinde yapılmaktadır.
- Tarafların iddialarını destekleyen delillerin toplanması (tanık dinlenmesi, bilirkişi raporları, keşif işlemleri vb.) yargılama süresini uzatabilmektedir.
- Hâkim, delilleri değerlendirdikten sonra kararını açıklamaktadır. Kararın kesinleşmesi için istinaf veya temyiz sürecinin tamamlanması gerekebilmektedir.
Çekişmeli boşanma davaları, somut olayda tarafların taleplerine ve mahkemenin iş yüküne bağlı olarak genellikle 1 ila 3 yıl arasında sonuçlanmaktadır. İstinaf veya temyiz aşamasına gidilmesi durumunda bu süre uzayabilmektedir.
BOŞANMA DAVASINDA DELİL VE TANIKLARIN ÖNEMİ
Boşanma davalarında deliller ve tanıklar, davanın seyrini ve sonucunu etkileyen en önemli unsurlardır. Boşanma davalarında iddia edilen olayların ispatı, tarafların mahkemeye sundukları deliller ve tanık beyanları ile gerçekleştirilmektedir. Hukuki açıdan delil, bir vakıanın ispatını sağlayan ve hâkimde kanaat oluşturacak her türlü ispat aracıdır. Tanıklar ise yaşanan olaylara ilişkin gözlem ve bilgilerini mahkemeye sunarak davanın aydınlatılmasına yardımcı olmaktadır.
Delillerin Hukuki Niteliği: Boşanma davalarında sunulan delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmesi zorunludur. Türk hukuk sistemi, hukuka aykırı yollarla elde edilen delilleri dikkate almamaktadır.
Hukuka aykırı delillerin mahkemede kullanılmaması, Anayasa’nın 38. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 189. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Örneğin, habersiz şekilde alınan ses kayıtları, gizlice çekilen fotoğraflar veya özel hayata izinsiz şekilde müdahaleyle elde edilen bilgiler mahkeme tarafından geçersiz kabul edilecektir. Buna karşın, tarafların rızasıyla veya tesadüfen elde edilen mesajlar, otel kayıtları, tanık ifadeleri ve güvenlik kamerası görüntüleri gibi deliller hukuka uygun kabul edilmektedir.
Bununla birlikte boşanma sebebinin ispatı amacıyla kaydedilen ses ve görüntü kayıtları gibi delillerin hukuka uygunluğu, Yargıtay tarafından geniş yorumlanmaktadır. Çünkü her boşanma sebebi, kolaylıkla ispat edilememektedir. Örneğin zina, başka biriyle cinsel ilişkiye girilmesi suretiyle sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmesidir ve suçüstü yakalanmadığı sürece ispatı oldukça zordur.
Tanık Beyanlarının Rolü: Tanıklar, boşanma davalarında önemli bir delil niteliği taşımaktadır. Ancak tanık beyanlarının dikkate alınabilmesi için bu beyanların doğrudan gözlem veya işitmeye dayanması gerekmektedir. Mahkeme, duyumlara dayalı tanık ifadelerini dikkate almamaktadır. Örneğin, bir tanık, taraflardan birinin aldatma fiilini görmüş veya duymuşsa bu ifade mahkeme tarafından değerlendirilebilecektir. Ancak duyumlara dayalı bilgiler, ispat bakımından yetersiz kalmaktadır.
BOŞANMA DAVASINDA HUKUKİ DANIŞMANLIK VE AVUKATIN ROLÜ
Boşanma davaları, yalnızca evlilik birliğinin sona erdirilmesiyle sınırlı olmayıp, tazminat, nafaka, mal paylaşımı, velayet gibi birçok hukuki ve mali sonuç doğurmaktadır. Bu süreçte tarafların hak kaybına uğramaması ve dava sürecinin etkili bir şekilde yürütülmesi için hukuki danışmanlık almak büyük önem taşımaktadır. Boşanma davalarında uzman bir avukat, tarafların taleplerini doğru şekilde dile getirmelerine ve hukuki haklarını korumalarına yardımcı olabilecektir. Boşanma davalarının karmaşıklığı ve tarafların duygusal yükü düşünüldüğünde, bir avukatın hukuki bilgi ve deneyimi sürecin daha sağlıklı ve adil bir şekilde sonuçlanmasına olanak tanımaktadır. Bu nedenle, hak kaybı yaşamamak ve süreçte avantaj elde etmek isteyen kişiler için hukuki danışmanlık almak önemli bir gerekliliktir.
BOŞANMA DAVASI SONUCU MAHKEME KARARINA İTİRAZ SÜRECİ VE İSTİNAF
İstinaf, yerel mahkeme kararının, üst mahkeme olan bölge adliye mahkemesi tarafından yeniden değerlendirilmesi anlamına gelmektedir. Boşanma davalarında, mahkemenin verdiği kararın taraflardan biri veya her ikisinin bu karara gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde itiraz edilerek istinaf yoluna başvurma hakkı bulunmaktadır.
Mahkeme Kararının Kesinleşme Süreci ve İtiraz Hakkı
Boşanma davalarında, mahkeme önce kararını açıklamaktadır. Bu karar, gerekçeli karar yazılmadan önce taraflara kararın sonucunu bildirmektedir; ancak bu aşamada karar kesinleşmiş sayılmamaktadır. Mahkeme, bu kararın ardından gerekçeli kararını yazmakta ve taraflara tebliğ etmektedir. Taraflara tebliğ edilen gerekçeli karara itiraz etmek isteyen tarafın, bu tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf başvurusunda bulunması gerekmektedir.
Bu süre içinde itiraz edilmezse karar kesinleşmektedir. Karar kesinleştiğinde, tarafların resmi evliliği sona ermekte; maddi-manevi tazminat ve nafaka borçları vadesi gelmiş hale gelmektedir. Tedbir nafakası gibi mahkeme tarafından verilen tedbir kararları da kararın kesinleşmesiyle birlikte sona ermektedir.
İstinaf Süreci: İstinaf başvurusu, bölge adliye mahkemesine yapılmaktadır. İtiraz eden taraf, istinaf dilekçesi hazırlayarak, itiraz gerekçelerini açık bir şekilde belirtmelidir. Ayrıca, başvuruda gerekli belgeler ve harçlar eksiksiz sunulmalıdır. Harç veya avans eksik yatırıldığında mahkeme kesin süre vererek tamamlanmasını istemekte; aksi halde başvuru reddedilmektedir. Bölge adliye mahkemesi, yerel mahkemenin kararını hem esastan hem de usulden incelemektedir.
Yerel mahkemede toplanmamış bir delil varsa toplayabilir ve kararın maddi unsurlarını yeniden değerlendirebilmektedir. Örneğin, nafaka veya tazminat miktarını artırabilmekte veya azaltabilmektedir. İstinaf mahkemesi, gerekçeli bir karar sunarak ya yerel mahkeme kararını onamakta ya da bozmaktadır. Bozulan dosyalar yeniden yargılama yapılmak üzere yerel mahkemeye gönderilmektedir.
İstinaf Sürecinde Tazminat ve Nafaka Ödemesi: İstinaf başvurusunun yapılmasıyla yerel mahkeme kararı kesinleşmediğinden, maddi ve manevi tazminat kararları icraya konulamayacaktır. Ancak, tedbir nafakası ödemeleri istinaf sürecinde de devam etmektedir. İştirak ve yoksulluk nafakası ödemeleri ise karar kesinleştikten sonra başlamaktadır.
Boşanma Kararının Kısmi Olarak Kesinleşmesi: Yargıtay’ın içtihatlarına göre, yalnızca boşanma hükmü istinaf edilmediğinde, fer’i hususlarda istinaf başvurusu yapılmış olsa dahi, boşanma kararı kesinleşebilmektedir. Örneğin, nafaka veya tazminat miktarına itiraz edilse bile, boşanma kararı ayrı bir unsur olarak kesinleşerek tarafların resmi evliliği sona erdirilebilmektedir.
İstinaf Sürecinde Boşanmaktan Vazgeçme: Taraflar, dava kesinleşmediği sürece her aşamada boşanmadan feragat etme hakkına sahiptir. Feragat beyanı mahkemeye sunulduğu anda geçerli olmakta ve mahkeme boşanma davasına “feragat nedeniyle ret” kararı vermektedir.
BOŞANMA DAVASI SONUCU MAHKEME TARAFINDAN HÜKMEDİLEN KARARLARIN İCRASI
Boşanma davası sonucunda hükmedilen, maddi manevi tazminat vekalet ücreti alacaklarının boşanma kararı kesinleşmeden icra edilmesi mümkün değildir. Bununla beraber mahkeme tarafından verilen iştirak ve yoksulluk nafakasının da aynı şekilde kesinleşmesi gerekmektedir.
Ancak mahkemenin yargılama sırasında tedbiren vermiş olduğu nafaka kararlarının, tedbir mahiyetinde olmasından dolayı kesinleşmesine gerek olmaksızın hüküm kesinleşene kadar tahsili mümkündür.
BOŞANMA DAVASI İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR
Boşanmak İsteyen Biri İlk Ne Yapmalı?
Boşanmak isteyen kişi, öncelikle boşanma nedenlerini belirlemeli ve bu nedenlere uygun bir boşanma dilekçesi hazırlamalıdır. Dilekçede talepler (nafaka, tazminat, velayet gibi) açıkça ifade edilmelidir. Hukuki bir hata yapmamak için avukattan yardım almak faydalı olacaktır. Bununla beraber öncelikle eşi ile boşanma konusunda görüşlerini almalı ve eşin istek ve görüşlerine göre çekişmeli veya çekişmesiz boşanma konusunda karara varmalıdır.
Boşanma Davası Açmak İçin Ne Kadar Para Gerekir?
2024 yılı itibarıyla boşanma davaları için başvuru harcı ve peşin harç toplamda 910,00 TL’dir. Buna ek olarak mahkeme tarafından bir gider avansı (tebligat ve yargılama masrafları için) belirlenmektedir. Bununla birlikte çekişmeli davalarda bilirkişi ve tanık gibi ek masrafların ortaya çıkması durumunda ek gider avansı talep edilebilmektedir.
Adliyeye Gitmeden Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Adliyeye gitmeden boşanma davası, UYAP sistemi üzerinden açılabilir. Bu süreç için UYAP Avukat Portal veya Vatandaş Portal kullanılabilir.
Tek Celsede Boşanmak İçin Ne Yapmalı?
Tek celsede boşanmak için anlaşmalı boşanma şartları sağlanmalıdır. Anlaşmalı boşanma davası için ilk şart ise evliliğin en az bir yıl sürmüş olmasıdır. Tarafların tüm boşanma ve mali konularda uzlaşması ve bunu protokol ile yazılı hale getirmesi gerekmektedir. Mahkemede her iki tarafın da uzlaşmayı kabul ettiğini açıkça beyan etmesi yeterlidir.
Param Yok Nasıl Boşanma Davası Açabilirim?
Maddi durumu yetersiz olan kişiler, baroların adli yardım birimlerine başvurarak adli yardım talep edebilmektedir.
Ücretsiz Boşanmak İçin Nereye Başvurulur?
Ücretsiz boşanma için, kişinin bağlı bulunduğu ilin barosuna adli yardım talebiyle başvurması gerekmektedir. Başvuruda maddi durumunu belgeleyen evraklar sunulmalıdır. Kabul edilirse, dava masraflarından muafiyet sağlanmaktadır.
Boşanmak İçin İlk Nereye Gidilir?
Boşanmak isteyen kişi, davayı açmak için yetkili aile mahkemesine başvurmalıdır. Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri ya da son altı aydır birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Dilekçe ile birlikte başvuru harcı ödenerek dava açılmaktadır.
Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Boşanma davası, hukuka uygun bir dilekçe ile yetkili aile mahkemesine başvurarak açılmaktadır. Başvuru sırasında gerekli harçlar ve gider avansı yatırılmaktadır. Usulüne uygun bir dilekçenin sunulması ve harç ve giderlerin ödenmesiyle boşanma davası açılmaktadır.
Boşanma Davası Hangi Mahkemede Açılır?
Boşanma davaları, aile mahkemelerinde açılmaktadır. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde, bu davalara asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla bakmaktadır. Yetkili mahkeme ise tarafların yerleşim yeri ya da son birlikte yaşadıkları yer mahkemesidir.
Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Taraflar, anlaşmalı boşanma davası açmak için boşanmanın tüm mali ve hukuki sonuçlarında uzlaşarak bir protokol hazırlamaktadır. Bu protokol ile birlikte dava dilekçesi aile mahkemesine sunulmaktadır.
Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Çekişmeli boşanma davası, bir tarafın boşanma talebi ve gerekçeleri ile dava dilekçesini mahkemeye sunmasıyla açılmaktadır.
Boşanma Davası Açmak İçin Gerekli Belgeler Nelerdir?
Boşanma davası açmak için dava dilekçesi, nüfus cüzdanı fotokopisi ve evlilik cüzdanı, boşanma sebebini kanıtlayan belgeler gerekmektedir. Ayrıca, varsa nafaka veya tazminat taleplerine ilişkin ek belgeler de sunulabilir. Anlaşmalı boşanmalarda protokolün mahkemeye sunulması da zorunludur.
Boşanma Davası Süreci Ne Kadar Sürer?
Anlaşmalı boşanma davaları genellikle 1-2 ay içinde sonuçlanmaktadır. Çekişmeli boşanma davaları ise mahkeme iş yükü, delillerin toplanması ve tanıkların dinlenmesi gibi nedenlerle 1 ila 3 yıl arasında sürebilmektedir.
Boşanma Davasında Avukat Tutmak Zorunlu Mu?
Boşanma davasında avukat tutmak zorunlu değildir; taraflar kendi dilekçelerini hazırlayıp mahkemeye başvurabilmektedir. Ancak, hukuki bilgi eksikliği nedeniyle hak kaybı yaşamamak için avukat tutulması önerilmektedir. Maddi durumu yetersiz olanlar kişiler adli yardımdan faydalanabilecektir.
Boşanma Davasında Çocukların Velayeti Nasıl Belirlenir?
Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek velayeti hangi tarafa vereceğine karar vermektedir. Ebeveynlerin maddi durumu, çocukla ilişkisi ve yaşam koşulları değerlendirilmektedir. Çocuğun yaşı ve ayırt etme gücüne bağlı olarak kendi görüşü de dikkate alınmaktadır.
Boşanma Davasında Nafaka Nasıl Talep Edilir?
Nafaka, gerek eşler gerekse çocuklar için dava dilekçesinde talep edilmelidir. Talep edilmezse hâkim re’sen nafaka kararı vermemektedir. Talep sırasında tarafların mali durumları ve nafaka talep edenin ihtiyaçları değerlendirilmektedir.
Boşanma Davasında Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Mal paylaşımı, boşanma davası kesinleştikten sonra ayrı bir dava ile yapılmaktadır. Evlilik sırasında edinilen mallar, edinilmiş mallara katılma rejimine göre eşit şekilde paylaşılmaktadır. Kişisel mallar bu paylaşımın dışında tutulmaktadır. Eşlerin mal rejimi sözleşmesi yaparak farklı bir mal rejimi seçmeleri durumunda ise seçilen mal rejimine uygun bir mal paylaşımı yapılmaktadır.
Hangi Durumlarda Boşanma Davası Reddedilir?
Boşanma sebeplerinin ispat edilememesi durumunda dava reddedilmektedir. Bununla birlikte zamanaşımı sürelerinin geçmiş olması, zina gibi durumlarda eşlerin birbirlerini affetmesi gibi dava hakkının düşmesine neden olan sebeplerin varlığı halinde boşanma davası reddedilir.
Boşanma Davası Açarken Hangi Nedenler İleri Sürülebilir?
Boşanma davası açarken zina, terk, şiddet, aldatma, kötü muamele, haysiyetsiz hayat sürme ve akıl hastalığı gibi özel sebepler ya da evlilik birliğinin temelinden sarsılması gibi genel nedenler ileri sürülebilmektedir.
Avukatsız Boşanma Davası Ne Kadar Tutar?
Avukatsız boşanma davasında sadece mahkeme harçları ve gider avansı ödenmektedir. 2024 yılı itibarıyla başvuru ve peşin harç toplamı 910,00 TL’dir. Çekişmeli davalarda bilirkişi ve tanık gibi ek masraflar bu tutara eklenebilecektir.
E Devletten Boşanma Davası Nasıl Açılır?
E-Devlet üzerinden UYAP sistemi kullanılarak boşanma davası açılabilmektedir.
Boşanma Davası İçin Tanık Göstermek Zorunlu Mu?
Tanık göstermek zorunlu değildir, ancak iddiaların ispatı açısından önem taşımaktadır. Çekişmeli davalarda tanıklar, boşanma sebeplerinin doğruluğunu desteklemek için kritik rol oynamaktadır.
Boşanma Davasında Geçici Velayet Nasıl Alınır?
Mahkeme, dava süresince çocuğun geçici velayetini taraflardan birine verebilmektedir. Geçici velayet talebi, dava dilekçesinde veya süreç içinde bir dilekçe ile mahkemeye sunulabilecektir.
Boşanma Davasında Tazminat Talep Edilebilir Mi?
Maddi ve manevi tazminat, kusursuz veya daha az kusurlu tarafça talep edilebilir. Tazminat talebi dava dilekçesinde belirtilmeli ve boşanma sebebine dayalı olmalıdır.
Boşanma Davası Açmak İçin Ne Kadar Harç Ödenir?
Başvuru ve peşin harç toplamı 910,00 TL’dir. Buna ek olarak mahkeme giderleri için gider avansı yatırılması gereklidir.
Boşanma Davası Açmadan Önce Arabuluculuk Zorunlu Mu?
Boşanma davalarında arabuluculuk zorunlu değildir. Ancak taraflar kendi aralarında uzlaşmak için arabulucuya başvurabilirler.
Boşanma Davasında Mahkeme Kararı Nasıl Temyiz Edilir?
Mahkeme kararına karşı 2 hafta içinde bölge adliye mahkemesine (istinaf) başvurulabilir. İstinaf kararından sonra 1 ay içinde Yargıtay’a temyiz başvurusu yapılabilmektedir.
Yurt Dışında Boşanan Biri Türkiye’de Yeniden Boşanma Davası Açabilir Mi?
Yurt dışında verilen boşanma kararı Türkiye’de tanıma ve tenfiz davası ile geçerli hale getirilmelidir. Ancak tenfiz davası açılmadan Türkiye’de yeniden boşanma davası açılması gerekmemektedir.