İş HukukuARABULUCULUĞUN TEMEL İLKELERİ

Arabuluculuk, taraflar arasındaki uyuşmazlıkları çözmek amacıyla kullanılan, alternatif bir çözüm yöntemi olarak hukuk sistemlerinde önemli bir yere sahiptir. Türkiye’de de son yıllarda arabuluculuk, uyuşmazlıkların hızlı, ekonomik ve dostane bir şekilde çözülmesini sağlayan etkili bir mekanizma haline gelmiştir. Bu makalede, arabuluculuğun temel ilkeleri, bu ilkelerin hukuki dayanakları ve uygulama sürecindeki önemi detaylı bir şekilde ele alınacaktır.


ARABULUCULUK NEDİR?

Arabuluculuk, bir uyuşmazlıkta tarafların anlaşmaya varmalarını sağlamak amacıyla tarafsız bir üçüncü kişinin (arabulucu) yardımıyla yürütülen bir çözüm yöntemidir. Arabuluculuk, mahkemeye kıyasla daha hızlı, esnek ve tarafların ilişkilerini korumaya yönelik bir süreçtir. Bu yöntem, özellikle iş uyuşmazlıkları, ticari anlaşmazlıklar, tüketici sorunları ve aile hukuku konularında sıklıkla tercih edilir.


ARABULUCULUĞUN HUKUKİ DAYANAĞI

Türkiye’de arabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu kanun, arabuluculuğun temel ilkelerini ve uygulama esaslarını belirler. Ayrıca, iş hukukunda 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu, ticari uyuşmazlıklarda ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında arabuluculuk zorunlu bir çözüm yolu olarak benimsenmiştir.

arabuluculuğun temel ilkeleri

arabuluculuğun temel ilkeleri


ARABULUCULUĞUN TEMEL İLKELERİ

Arabuluculuk sürecinde tarafsızlık, gizlilik, gönüllülük gibi temel ilkeler büyük önem taşır. Bu ilkeler, tarafların güven duymasını ve sürecin etkin bir şekilde işlemesini sağlar.

1. GÖNÜLLÜLÜK

İradilik (Gönüllülük): Arabuluculuk sürecinin başlaması dava şartı uyuşmazlıklar dışında gönüllüdür. Ayrıca taraflar tüm uyuşmazliklarda süreci devam ettirme, anlaşmaya varma konusunda serbest iradeleriyle hareket eder. Tarafların arabuluculuk yöntemine başvur- mada (dava şartı dışında) ve anlaşmada rızadan kastedilen, bilinçli ve bilgili olarak arabuluculuğa başvurmak ve anlaşma olması halinde bu anlaşmanın içerik ve sonuçlarının farkında olmaktır.” Arabuluculuk anayasal dayanağı olan hak arama özgürlüğünü kısıtlamamalıdır. Alman Federal Mahkemesi 14.02.2007 tarihli kararında arabuluculuk yönteminin anayasaya uygun olduğuna karar vermiştir.

Arabuluculuk süreci tamamen tarafların gönüllü katılımına dayanır. Taraflar, arabuluculuğa başlama, devam etme veya süreci sonlandırma konusunda özgürdür. Bu ilke, sürecin dostane bir atmosferde ilerlemesini sağlar.

  • Hukuki Dayanak: 6325 sayılı Kanun’un 3. maddesi, arabuluculuğun gönüllülük esasına dayandığını vurgular.
  • Önemi: Gönüllülük ilkesine uygun hareket edilmesi, tarafların süreçten memnuniyetini artırır ve daha kalıcı çözümler üretilmesine olanak tanır.

2. TARAFSIZLIK

Arabulucunun Tarafsızlığı: Arabulucu görevini şahsen ve tarafsızlıkla yapmalıdır. Uyuşmazlık sonucu üzerinde herhangi bir menfaati olmaması gerektiği gibi arabulucu, sözde ve eylemde ön yargılı olmamalı kişisel değerlerini çözüm usulüne yansıtmamalıdır.” Arabulucu eğer süreç içerisinde tarafsız şekilde görevini yerine getiremeyeceğini düşünürse görevinden çekilmelidir. Arabulucu, tarafsızlığından şüphe edilebilecek önemli hal ve şartları tespit ettiğinde taraflara bildirir, taraflar yine de arabulucunun sürece devam etmesini istiyor ve arabulucu kendisi de tarafsız süreci yürütebileceğini düşünüyorsa görevine devam eder.

Arabulucu, taraflar arasında tamamen tarafsız bir şekilde hareket etmek zorundadır. Hiçbir taraf lehine veya aleyhine tutum sergilemez. Bu ilke, tarafların arabulucuya güven duymasını sağlar.

  • Hukuki Dayanak: 6325 sayılı Kanun’un 9. maddesi, arabulucunun tarafsızlığını açıkça belirtir.
  • Önemi: Tarafsızlık, tarafların adil bir çözüm sürecine dahil olduklarını hissetmeleri açısından kritik bir ilkedir.

3. GİZLİLİK

Gizlilik: Arabuluculuk süreci gizli yürütülür, taraflarla birlikte görüşmelere katılanlar da gizlilikle yükümlüdür. Aksi taraflarca kararlaştırılmadığı takdirde, arabuluculuk sürecinde kullanılan bilgi ve belgeler gizlilik kapsamındadır. Yani arabuluculuk süreci içerisinde hazırlanan belgeler aynı uyuşmazlıkla ilgili açılan bir yargılamada taraflar, görüşmeye katılanlar ya da üçüncü bir kişi tarafından da ileri sürülemez ve bu konularda tanıklık yapılamaz. Arabuluculuk özel oturumlarında yapılan görüşme üzerine edinilen bilgi ancak tarafın izin verdiği ölçüde diğer tarafa aktarılır

Arabuluculuk süreci boyunca taraflar arasında konuşulanlar ve sunulan belgeler gizli tutulur. Bu ilke, tarafların süreçte kendilerini rahat ifade etmelerini sağlar.

  • Hukuki Dayanak: 6325 sayılı Kanun’un 4. maddesi, gizlilik ilkesini düzenler.
  • Önemi: Gizlilik, tarafların açık bir şekilde konuşmasını ve çözüm arayışında daha esnek davranmasını teşvik eder.

4. EŞİTLİK

Eşitlik: Taraflar, arabulucuya başvururken de arabuluculuk süreci boyunca da eşit haklara sahiptirler. Taraflar arasında iletişimin kurulması dahil uyuşmazlık çözüm sürecinin gerektirdiği anlamda eşitliği arabulucu gözetmekle yükümlüdür.

5. KONTROLÜN TARAFLARDA OLMASI

Kontrolün Taraflarda Olması: Taraflar arabuluculuk sürecin- de, karar verme yetkisini ellerinde bulundurmaktadır. Uyuşmazlık konusuna ilişkin yapılan müzakerede sürecin sonucuyla ilgili sorumluluk ve kontrol taraflardadır. Anlaşmaya ilişkin şartları taraflar kendileri belirler.

Arabuluculuk sürecinde taraflar eşit haklara sahiptir. Arabulucu, her iki tarafa da aynı mesafede yaklaşmalı ve her iki tarafın da eşit söz hakkına sahip olmasını sağlamalıdır.

  • Hukuki Dayanak: 6325 sayılı Kanun’un 9. maddesi, arabulucunun taraflara eşit davranmasını zorunlu kılar.
  • Önemi: Eşitlik ilkesine uyulması, tarafların süreçten memnuniyetini ve çözüme olan inancını artırır.

ARABULUCULUK SÜRECİ NASIL İŞLER?

Arabuluculuk süreci, tarafların uyuşmazlıklarını çözmek için belirli aşamalardan geçer:

  1. Arabulucu Seçimi: Taraflar, ortak bir arabulucu seçer. Bu seçimde tarafların anlaşması esastır.
  2. İlk Görüşme: Arabulucu, tarafları bilgilendirir ve sürecin nasıl işleyeceğini açıklar.
  3. Müzakereler: Taraflar, uyuşmazlıklarının çözümü için önerilerde bulunur ve arabulucunun rehberliğinde ortak bir noktada buluşmaya çalışır.
  4. Anlaşma: Taraflar uzlaşmaya varırsa, bu anlaşma bir metin haline getirilir ve imzalanır.
  5. Anlaşmanın Uygulanması: Anlaşma metni, tarafların iradesine uygun olarak uygulanır. Eğer anlaşma mahkemeye sunulursa, ilam niteliği kazanır.

ARABULUCULUĞUN AVANTAJLARI

Arabuluculuk, geleneksel yargı yollarına göre birçok avantaja sahiptir:

  1. Hızlı Çözüm: Mahkeme süreçlerine kıyasla daha kısa sürede sonuç alınır.
  2. Ekonomik: Arabuluculuk, mahkeme masraflarından ve uzun süreçlerden kaçınmayı sağlar.
  3. İlişkilerin Korunması: Taraflar arasında uzlaşı sağlandığı için ilişkiler zarar görmez.
  4. Esneklik: Taraflar, süreçte daha fazla kontrol sahibi olur ve kendi çözümlerini üretir.

ZORUNLU ARABULUCULUK NEDİR?

Türkiye’de bazı uyuşmazlıklarda arabuluculuk, dava şartı olarak zorunlu hale getirilmiştir. İş hukukunda kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi alacak davaları, ticari davalar ve tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması mümkün değildir.

  • Hukuki Dayanak: 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, belirli uyuşmazlıklar için zorunlu arabuluculuk uygulamasını öngörmektedir.

Arabuluculuğa İlişkin Temel İlkelerin Maddeleri

İradi olma ve eşitlik

MADDE 3 – (1) Taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler. (Ek cümle:6/12/2018-7155/22 md.)  Şu kadar ki dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 18/A maddesi hükmü saklıdır.

(2) Taraflar, gerek arabulucuya başvururken gerekse tüm süreç boyunca eşit haklara sahiptirler.

Gizlilik

MADDE 4 – (1) Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür.

(2) Aksi kararlaştırılmadıkça taraflar ve görüşmelere katılan diğer kişiler de bu konudaki gizliliğe uymak zorundadırlar.[2]

Beyan veya belgelerin kullanılamaması

MADDE 5 – (1) Taraflar, arabulucu veya arabuluculuğa katılanlar da dâhil üçüncü bir kişi, uyuşmazlıkla ilgili olarak hukuk davası açıldığında yahut tahkim yoluna başvurulduğunda, aşağıdaki beyan veya belgeleri delil olarak ileri süremez ve bunlar hakkında tanıklık yapamaz:

a) Taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği.

b) Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüşler ve teklifler.

c) Arabuluculuk faaliyeti esnasında, taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü.

ç) Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler.

(2) Birinci fıkra hükmü, beyan veya belgenin şekline bakılmaksızın uygulanır.

(3) Birinci fıkrada belirtilen bilgilerin açıklanması mahkeme, hakem veya herhangi bir idari makam tarafından istenemez. Bu beyan veya belgeler, birinci fıkrada öngörülenin aksine, delil olarak sunulmuş olsa dahi hükme esas alınamaz. Ancak, söz konusu bilgiler bir kanun hükmü tarafından emredildiği veya arabuluculuk süreci sonunda varılan anlaşmanın uygulanması ve icrası için gerekli olduğu ölçüde açıklanabilir.

(4) Yukarıdaki fıkralar, arabuluculuğun konusuyla ilgili olup olmadığına bakılmaksızın, hukuk davası ve tahkimde uygulanır.

(5) Birinci fıkrada belirtilen sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, hukuk davası ve tahkimde ileri sürülebilen deliller, sadece arabuluculukta sunulmaları sebebiyle kabul edilemeyecek deliller haline gelmez.


ARABULUCULUĞUN TEMEL İLKELERİ

ARABULUCULUĞUN TEMEL İLKELERİ

SONUÇ

Arabuluculuk, uyuşmazlıkların çözümünde dostane, hızlı ve ekonomik bir yöntem sunar. Arabuluculuğun temel ilkeleri olan gönüllülük, tarafsızlık, gizlilik, eşitlik, çözüm odaklılık ve hukuka uygunluk, bu sürecin etkinliğini ve güvenilirliğini sağlar. Günümüzde, arabuluculuk hem tarafların memnuniyetini artıran bir çözüm mekanizması hem de yargı sisteminin üzerindeki yükü hafifleten bir araç olarak hukuk sistemimizde önemli bir yer edinmiştir.

Uyuşmazlıkların çözümünde arabuluculuk, taraflar arasındaki ilişkileri koruyarak, her iki tarafın da kazançlı çıktığı bir çözüm süreci sunar. Bu nedenle, hukuki uyuşmazlıklarda arabuluculuğun tercih edilmesi, hem bireyler hem de toplumsal barış açısından büyük fayda sağlar.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment